Kelebekler🦋🦋🦋

Dünya’da o ana kadar erkeklere mal edilmiş alanlarda ilkleri gerçekleştirerek öncü olmuş ve bu yola hayatlarını adamış kadınlar vardır. Birkaç tanesini sayarsak; edebiyatın erkeklere has olmadığını M.Ö 600’lü yıllarda gösteren Sappho, güç ve iktidarın simgesi Kleopatra, ‘doğunun kızı’ demokrasi simgesi Benazir Bhutto, Nobel ödüllü bilim kadını Marie Curie, dünyanın ilk kadın hekimi Dr. Elizabeth Blackwell, Demir leydi Margaret Thatcher gibi….Varlıkları bir eşitsizliği tarihe gömen, mücadeleleri kararlı dikbaşlı kardelenler geçti tarih sahnesinden; bir beyaza otobüste yer vermediği için tutuklanarak ırkçılığın çirkin yüzünü dik duruşuyla sarsan ve bu ayrımın bitmesi için önemli bir kapı açan Rosa Parks, Kadın haklarının yasalaştırması fikrini 18. yyda ilk ortaya atan ilk kişi Mary Wollstonecraft, Kanada yasasında geçen “Kadın insan olarak dikkate alınmamalıdır” maddesini büyük bir mücadele ile değiştiren Emily Murphy, II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet yıllarına uzanan yaşamı boyunca Türk kadın haklarının savunucusu olmuş Nezihe Muhiddin, eğitim, ve kadınların çağdaş haklarının savunucusu Prof. Dr Türkan Saylan gibi..

1999’lara geldiğimizde ise ne kadar mesafe katedildiğini yüzümüze çarpan ‘Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması’ günün simgesi Mirabal kardeşler karşımıza çıkıyor. Fotoğrafta gördüğünüz yaşları 25 ila 35 arasında değişen ve hayatları 25 Kasım 1960’da noktalanan bu üç güzel kız kardeş Dünya’da halen kanayan bir yaranın sembolüdürler. Dominik Cumhuriyetinde 1891-1961 yılları arasında demir yumrukla ülkeyi yöneten ‘şef’ lakaplı faşist diktatör Rafael Trujillo hüküm sürmüştür. Dengeli bir kişiliği olmayan Trujillo Dominik ordusundan yetişme general rütbeli askerdi. Eleştirinin e’ sine tahammülü olmadığı gibi, perejil ( İspanyolca maydanoz) kelimesinin r’sini söyleyemeyenlere bile tahammülü yoktu. Öyle ki r’ leri söyleyemeyen 20 bin civarında Haiti kökenli zenciyi idam ettirdiği katliam, tarihe ‘perejil’ ismiyle geçti. (Anti-Haiti politikası yürütüyordu, ana dili Haiti Kreyolu olanların bu kelimeyi telaffuz etmesi çok zordur ve ‘maydanoz’ gördüğü bu insanları söküp atmıştır) Askeri istihbarat servisine kurdurduğu “40” adlı hapishane sayesinde muhaliflerine işkence yaptırmış, birçoğunu elektrikli sandalyede öldürtmüştür. Onun dikte ettiği Dominik Cumhuriyeti, komünizm karşıtı olması nedeniyle o dönemki Latin Amerika’da, Amerika desteğini arkasına alan nadir ülkelerden biriydi.

Patria, Minerva ve Maria Teresa Mirabal ve eşleri, Trujillo diktatörlüğüne karşı gizli bir örgüt kurdular, örgüt içinde kod adları kelebeklerdi (Las Mariposas). Trujillo yönetimine karşı insan hakları ve demokrasi için mücadele ettiler. Defalarca tutuklanıp, mal varlıklarına el kondu. Trujillo onları büyük bir sorun olarak gördüğünü söylediği halk konuşmasından 23 gün sonra eşlerini hapishanede ziyaret ettikten sonra, arabaları durduruldu. Tecavüz edilip, öldürüldüler sonra arabaları uçurumun kenarına getirilerek aşağı atıldı. Dominik kayıtlarına bu durum ‘trafik kazası’ olarak geçti. İşte o gün 25 Kasım’dı yıllar sonra BM tarafından “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” olarak anılacaktı.

‘Kelebekler’in bu şekilde susturulması, direnişi daha çok güçlendirdi. Trujillo ordudaki desteğini yitirmeye başlamıştı. Çiftliğine giderken arabasında yakın bir arkadaşının düzenlediği suikast sonucu vurularak öldürüldü. Tarih 30 Mayıs 1961 idi. Onların gidişinden 6 ay kadar ‘kısa’ bir süre sonraydı, kelebekler içinse olağanüstü ‘uzun’ bir ömür!

Bugün ne 25 Kasım, ne de 8 Mart. Gönül arzu eder ki bu dayanışma günlerine ihtiyaç kalmasın, her gün 25 Kasım olsun!

Keyifli, mutlu bir Pazar günü dileğiyle 💚

Sevgilerle 💝🌸

#Mirabalkardeşler #25kasım #kelebekler #RafaelTrujillo