Dünya tarihinde bir kara lekedir 2. Dünya Savaşı (1939-1945)…Her açıdan en acımasız en’ lerin yaşandığı, Dünya tarihini bütünüyle değiştirmiş ve tüm tarafların insanlık ayıpları işlediği, 60 milyon civarı insanın öldüğü, milyonlarcasının sakat kaldığı ve geride kalanların da sarsıcı bir umutsuzlukla çöktüğü ölüm savaşıdır. Öncesi vardı elbette, global tansiyon yüksekti ama kıvılcım Almanya’nın Polonya’ya girmesiyle çaktı ve kara ateş tüm Dünya’ya bir anda yayıldı. Bilimin en karanlık yüzü atom bombasıyla son buldu, Japon ulusal karakteri kiraz çiçekleri gibi coşturucu güzellikte kızıla bürünüp, yine öyle çabuk dökülüverdi suçu orada olmaktan ibaret insanlar. Celladına aşık insanın faşist liderlerin toplama kampları, gaz odaları, insan fırınları, idam kamyonları, diktatörlerin yüzbinlerce çocuk yaştaki asker için bir çırpıda imzaladığı ölüm fermanları, insafsızca kimyasal hava bombardımanıyla bir paçavra gibi dümdüz edilen şehirler, şeytanın aklına gelmeyecek alavere dalavereler ve ölen sivillerin askerden fazla oluşu o kadar derin bir iz bıraktı ki, kapatılması mümkün değil.
Yüzlerce kitap, belgesel ve sinema filmi çıktı bu trajedik savaştan kesitler sunan. Çok satanlar oldu: Anne Frank’ın Günlüğü ve Bülbül gibi, tüm zamanların en iyi filmlerinden biri olarak listelenen ‘Er Ryan’ı kurtarmak’ soluksuz izlendi. Tarihçilerin değerli çalışmaları oldu. TRT’nin ‘Gamalı haç ve Kızıl Yıldız arasında’ belgeseli savaşa katılmamayı başarsak da, ölen binlerce Türk’ün acı dolu yıllarına ışık tuttu.
Çok enteresan ki, bu savaşın hem müttefik
hem de mihver ülkelerin askerleri tarafından çok sevilen bir şarkısı var: Lili Marleen (“Lambanın altındaki kız”) hüzünlü bir aşk şarkısı..
Şiiri yazan Alman şair Hans Gaip, I. Dünya Savaşı gazisi. Savaşta Marleen isimli genç bir hemşireyle tanışır. Bundan önceki sevgilisinin adı Lili’dir. Leip’ın ‘Lili Marleen’ dediği şiirde, genç bir kadınla onun asker sevgilisi anlatılmaktadırlar. Şiirin gerçek kahramanlarıysa, elbette ki kendisi ve o iki sevgilidirler. Bu duygusal şiirde, iki ayrı sevgiliyi tek bir isme indirgemiştir! 1938’ de Norbert Schultze, icrasını ise Lale Anderson isimli buğulu sesli genç bir tiyatro sanatçısı yapar. Alman hükümetinin askere moral vermek için bir şarkı arayışı zaten söz konusudur. 1941’de Belgrad radyosunda ilk kez Lili Marleen çalar ve kıyametler kopar. Çok duygusal olması ve askerleri etkileyebileceği düşünülüp yasaklanmak istense de, devrin önemli Alman kumandanları şarkıyı dinlemek istemektedir. Böylelikle, Belgrad radyosu savaş boyunca her gün çalmaya başlar.
Lili Marleen bütün zamanların en sevilen savaş dönemi şarkısı kabul ediliyor. Kuzey Afrika’da siperlere gömülüp bütün gün savaşan askerler saat 10’a beş kala ateşi keserler, Belgrad radyosunu dinlerlermiş. hatta bir Alman askeri anılarında şöyle diyor. “Lale Anderson’un sesinden Lili Marleen
radyodan duyuldu. Biraz sonra karşı İngiliz siperinden bir ses duyduk. aksanlı bir Almanca ile sesleniyordu: “Radyoyu biraz açsanıza” !
Güftesi onlarca dile çevrilen bu melodi, dönemin mavi meleği Marlene Dietrich ile de özdeşleşmiş, filmleri yapılmış ve dünya klasiklerinden biri olmuştur.
Ne tuhaf… Bu kadar acımasız bir savaşın simgelerinden biri kabul edilen bu şarkının, duygulu bir aşk şarkısı olması…İnsanların savaşa Lili Marleen’i dinlemek için ara verişi, duygusuz duran kalpleri delip geçişi. İnsana en çok yakışan aşkın hilal hali, aşk varsa insanlık için umut da var bu Dünya’da..
Keyifli bir hafta geçirmeniz dileğiyle,
Sevgilerle😍
İşte Lili Marleen;
Kışla kapısının önündeki fener
Eskiden de oradaydı, şimdi de orada
Orada tekrar görüşsek ya
Dursak yine lambanın altında
Tıpkı eskisi gibi, Lili Marleen
Tıpkı eskisi gibi, Lili Marleen
İkimizin gölgesi sanki birdi
Birbirimizi nasıl sevdiğimiz kolayca görülebilirdi
Ve herkes yine görmeli
Bizi lambanın altında
Eskisi gibi, Lili Marleen
Eskisi gibi, Lili Marleen
Derken nöbetçi seslendi
‘Yat borusunu çalıyorlar, üç gün cezası var!’ dedi
‘Hemen geliyorum, yoldaş’ dedim
Ve sana veda ettim
Ah, oysa ki nasıl isterdim gelmeyi
Seninle, Lili Marleen
Seninle, Lili Marleen
Yerinde adımların, zarif yürüyüşün
Akşam boyu parlıyordur, ama beni unutalı çok olsa gerek
Bana bir şey olursa eğer
Kim kalacak lambanın altında
Seninle, Lili Marleen?
Seninle, Lili Marleen?
Sessiz odalardan, yerin yatağından
Aşk dolu dudakların, bir rüya gibi, beni kaldırıyor
Sabahın sisi dağıldığında
Lambanın altında olacağım
Tıpkı eskisi gibi, Lili Marleen
Tıpkı eskisi gibi, Lili Marleen
#lilimarleen #2.dünyasavaşı