Sivriada’ya neden Hayırsızada denir? 🐶🌑

İstanbul merkezine yakın, diğer adaların batısında, şeklinden dolayı Sivriada ismini almış küçük adayı, halk neden Hayırsızada olarak anmaktadır? Bir zamanlar Bizanslıların sürgün adası olan bu yerde son derece hayırsız bir suç gözlerinin önünde işlendiği için…

1910 yılına kadar sadece Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde değil, tüm Avrupa’da Türk halkının hayvan sevgisi konuşulurdu. Onlar sokağın ayrılmaz bir parçası ve sevgi gören, kol kanat gerilen dostlarıydılar. Kedilere, köpeklere, kuşlara ve diğer hayvanlara bakmak ve beslemek, tüm Osmanlı halkı için büyük bir keyif ve hayır kaynağıydı. O zamanlar, köpeklere, kedilere ve diğer sokak hayvanlarına bakmak için pek çok vakıf kurulmuş ve Mancacılar sokak hayvanlarını beslemek için görevlendirilmişti. Kurulan vakıflar, kış bastırdığında belli yerlere sokak hayvanları için et, darı, buğday gibi yiyecekler bırakır, bunu da hayırseverlerin bağışlarıyla yaparlardı. Her mahallede su yalakları, duvarlara taştan oyulmuş eşsiz güzellikte kuş evleri vardı. İnsanların vasiyetlerinde bile hayvanların beslenmesi için hisse ayrılır, her mezar taşında kuşlar için suluk mutlaka bulunurdu. O dönemlerde, İngiliz ve Fransız yazarların, seyyahların kitap ve yazılarında hayvanların sevgi ve şefkat ile kuşatıldığına dair not ve hikayelerin yer alması tesadüf değildir. Osmanlı devletinde hayvanlar için yapılanların pek çoğu dünyada ilkti. Örneğin, yaralı leylekler başta olmak üzere göçmen kuşların bakımının yapılması amacıyla kurulan, “Gurabahane-i Laklakan’ ilk hayvan hastanesidir. Sultan III. Murad’ın fermanıyla hamalların at, katır ve beygirlere tahammüllerinin üzerinde yük taşıtmaları yasaklanmıştır. Bu ferman, “dünyada hayvan haklarına ilişkin ilk kapsamlı düzenleme” özelliğine sahiptir. Hayvan haklarını gözeten bir devlet, bunu kalpten bir sadaka, bir hayır gören sevgi dolu halk… Ne kadar muhteşem..

1910’da Sivriada’da olanlar ise, hiç kimsenin kolay kolay kabullenemeyeceği ve o zamana kadar insaniyet namına yapılmış güzel işlere büyük bir tezat oluşturur nitelikteydi. Osmanlı devletinin dağılma zamanında, Avrupa ile ilişkileri düzgün tutma çabaları vardı. O zamanlar kozmetik devi Fransa, toksikolojik çalışmalarda köpekleri denek olarak kullanıyor ve kısırlaştırma da yaygınlaştığından kobay sayısında ciddi bir azalma yaşanıyordu. Fransızlar, özellikle köpek popülasyonunun fazla olduğunu bildikleri Osmanlı’ya para karşılığında sokak köpeği alabileceklerini duyurdular. İki devletin anlaşması üzere, sokaklardan köpekler toplanmaya başladı. Halk bu olaya şiddetle karşı çıktı hatta Tophane’de bir gemiye yüklenmiş köpekleri bir baskınla kurtarmayı başardılar. Ancak hükümet kararlıydı, tekrar köpekler toplatıldı, 80 bin civarı köpek askerlerin nöbet tuttuğu gemilere çok kötü şartlarda yerleştirildi. Gemi yola çıkamadı çünkü Fransa’dan talimat gelmiyordu. Önce fiyat düşürdüler ancak yine ses çıkmayınca bedava vermeyi teklif ettiler. Fransa buna karşılık olarak, anlaşmayı feshettiğini duyurdu. Bunun üzerine köpeklerden kurtulmak adı altındaki katliamın ilk adımı atıldı 3 Haziran 1910 tarihinde, 80 binden fazla köpek Sivriada’ya kaderlerine terk edildi. Yazın sıcağında çıplak adada aç susuz kaderine bırakılan canlara kimse yardım edemedi. Birkaç balıkçı yiyecek götürmeye çalışsa da, bu çabalar yetmedi. Köpekler çıldırmış gibi, hayatta kalmaya çalışıyor ve birbirlerine saldırıyorlardı. Binlerce köpeğin ağlar gibi havlamaları kıyılardan işitiliyor, köpek cesetlerinin kokuları iç yakan bir esinti gibi hissediliyordu. Halk çaresizlikle bu katliama seyirci kalmak zorunda kaldı. Adayı gören sahil boyunda evlerini kapatanlar oldu. Bu durum o ada üstünde tek canlı kalmayana kadar devam etti. Halk bu katliamın uğursuz geleceğine emindi, 1912’de yaşanan ve ikiyüzden fazla insanın ölümüne neden olan, 7.3 şiddetindeki Mürefte depremini bu olaya bağladılar. Köpeklerin o şekilde can vermesinin ilahi adalet adına elbette bir karşılığı olduğuna!

Benzeri sayılabilecek bir olay, 14. yüzyılda, İtalya’da yaşanan büyük veba salgını zamanında oldu. Vebayı yaydıklarını düşündükleri cadılara yardım ettiği gerekçesiyle, sadece insanlar değil bölgelerdeki kediler toplatılmış ve öldürülmüştür. Kedilerin öldürülmesi, kedilerin salgını yayan fareleri avlamasına olanak vermemiştir. Bu sebeple farelerin sayısı artmış ve salgın daha da hızlanmıştır. Binlerce insan veba salgınında can vermiş, kedilerin yok edilmesi durumun vahametini arttırmaktan başka bir işe yaramamıştır.

Gandhi’nin sözüyle bitirelim: “Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir.”

Belki de hayvan sevgisi, mutlu bir toplumun anahtarıdır…

Keyifli, mutlu bir Pazar günü dileğiyle,

Sevgilerimle 💝🐈🐶🐥🦋🐢🐞🐝🕊🐓🐑🐟

6 Comments

  1. Kalemine sağlık yazın için teşekkürler Elifcim .Yakın zamanda şaşırarak şahit olduğum olay şöyle oldu. Artan yemekleri ve diğer yiyecekleri çöpe atmayıp hayvan dostlarımızla paylaşırım uygun kaplarla temiz bir yere bıraktığım yiyeceklerin daimi iki üyesi olduğunu anladığım biri simsiyah biride sarı bir kedinin beni görünce minnetle ve sessizce peşime takılmalarına şaşırarak şahit oldum. İnsanoğlu masumluğunu yitirip tüm kötülüklere kucak açtığından beri “sessiz dostlarımız “ çok acı çekti ve hala da her türlü şiddet , taciz ve eziyete maruz kalmaya devam ediyor. Gezegenimizin doğa ve hayvanların insana ihtiyacı yok aslında oysa insan dünya doğa ve tüm diğer canlılara muhtaç . İnsanlık hızla kendi sonuna yaklaşıyor herşeyi yok ederek .Bilgi, sevgi , hoşgörü , görgü , yardımlaşma , empati , ile çürüyen tüm değerler ve insanoğlu tedavi edilmeli bence ….

    Liked by 3 people

    1. Ne kadar güzel bir yorum bu teyzecim, pamuk kalbinden pamuk bir kedi geçmiş, sarılıp verdiğin o poz gibi sevgin hep aynı 💝Teşekkür ediyorum, güzelliklerle gelsin yeni haftan🐞🧿

      Liked by 1 kişi

  2. Bozulduğu zaman insandan daha korkunç bir yaratık yoktur.. Sophokles

    Ne kadar üzücü 😔
    İnsanlığımızı unutamadığımız daha güzel bir dünya umuduyla, keyifli pazarlar.
    Kalemine sağlık meleğim 😘 👏

    Liked by 3 people

  3. Insanlik tarihi, utanç verici olaylarla dolu. Peki ders aliyor muyuz :/ zannetmiyorum, çünkü unutuyoruz .. Günümüzde de durum farkli mi ki ?.. ordan burdan nasil katliamlarin yapildigini okuyoruz, görüyoruz. Daha bi kac yil önce insanligi kurtarmak adina tavuklarin nasil katledildigini hep birlikte izledik. Gercekten sevmeden, modaya uymak adina hayvan sahiplenip üç gun sonra da” ay kokuyo, tirmaliyo” bahaneleri ile sokağa birakanlara deli oluyorum. Tum canlilarin yasam hakkina saygi duymayi ogrendigimiz gün, sanirim bizim hayatimizin da bittigi gun olacak .. kalemine saglik iyi pazarlar canim ..

    Liked by 3 people

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s