‘Açlık’ her anlamda Knut Hamsun 📝🖤🤔

Oslo sokaklarında genç, gururlu bir yazar.. Açlıktan kramplar giriyor midesine, o kadar aç ki yerde bulduğu portakal kabuğunu kemirecek kadar çaresiz, dilinin altına koyduğu taş ile midesini susturmaya çalışacak kadar umutsuz. Rehin bırakmaya çalışıyor gözlüğünü, uzun senelerdir gözlük takıyor çocuk yaşta yarı karanlıkta okuduğu yüzlerce kitap ömür boyu taşıyacağı bir kırma kusuru bırakmış gözlerine. Almıyor rehinci gözlüğünü, sahip olduğu dört düğmeyi de almaya yanaşmıyor. Parasız, çaresiz ama ne yazma hayalinden ne de ahlaki değerlerinden vazgeçiyor. “Açlığın içinden geçmeyen biri böyle yazamaz” cümlesini koymuşlar kitabın önsözüne. Hiç gerek yok ki, her satırda içinize işliyor kara harfler.. Açlıktan parmağını kesip kanıyla beslenmeye çalıştığında isyan edesiniz geliyor çünkü bu bir kurgu değil.. Kitap yazarının otobiyografisi; adı ‘Açlık’…Bir cümle kaldı cebimde hala taşıyorum: “Yüksek sesle dünyanın bütün güçlerine cehennem azapları diledim.”

Nobel ödüllü Norveçli yazar Knut Hamsun, ‘Açlık’ı yazdığında 31 yaşındaydı. Çocukluğunu yitireli yarım asır olmuştu oysa ki. Terzi babasının kazandığı o ve beş kardeşine yetmeyince ailesinin yanından 8 yaşında ayrıldı. 14 yaşında hayata çoktan atılmıştı. Engebeli hayatına baktığımızda, yoksulluğun eşlik ettiği Norveç-Amerika-Avrupa arasında seyahatlerle geçen, göçebe bir hayat çizgisi görürüz. 1920’de Nobel edebiyat ödülünü kazanmasını sağlayan kitabının adı da ‘Göçebe’dir.

Yolu İstanbul’a da düşmüş, Osmanlı imparatorluğunun sıkıntılı son zamanları, sene 1899 sonbaharı.. Türklerin adam yediği konusunda seyahatnameler okumuş ve kafasında şüphelerle girmişti şehre. Türkleri anlatılandan oldukça farklı buldu. Güzelliğine hayran kaldı Boğaziçi’nin, “bağlık bahçelik küçük şehirleri ve güllerin kıpkızıl parıltısıyla gözümü alan bir masal diyarı” diye tarif etti. O dönemdeki Avrupalı yazarların aksine Osmanlıyı hor görmedi, oldukça objektif bir bakış açısıyla anlamaya çalıştı, izlenimlerini aktardı. Sarayburnu’nda oturup saatler boyunca denize bakan insanımızın hayata karşı meraksızlığı, misafirperverliği, turiste hizmet etmeyişi dikkatini çeken detaylar arasında. ‘İstanbul’da İki İskandinav Seyyah’ isimli kitabında seyahat anıları derlenmiştir.

Norveç’in en önemli yazarıdır hatta Dünya edebiyatının okuyucuda yarattığı psikolojik etki bakımından çağını aşmış bir yazarıdır. Sefaletten dünyaca ünlü bir yazar olma yolunda çizgisinden taviz vermeden yükselmiştir. Çok sayıda ödül kazanmış ve başarısı taçlanmıştır. Ancak ülkesinde bir büstü bile yoktur. Çünkü, 2. Dünya savaşı sırasında öyle bir tercih yapar ki, halkı onu seneler geçse de affetmez. Nazi hayranıdır ve ülkesi Norveç’i işgal eden Nazilerle işbirliği yapmış; Hitler Almanyası’nın Norveç’teki temsilcisi Quisling’i desteklemiştir. Savaş sonrasında vatan hainliğinden yargılanır ve idamı istenir, para cezasıyla kurtulur. Ancak siyasi görüşü nedeniyle kendi yurttaşlarının gözünde o artık bitmiştir. Öyle bir protesto yaparlar ki, ne şiddet, ne yüksek bir ses vardır ortada ancak Hamsun’un evden çıkamayacak kadar utanmasına neden olmuştur. Kütüphanelerinden Hamsun kitaplarını sessizce bahçesine bırakır yüzlerce kişi..Küçük bir kitap dağı olana kadar devam ederler.. Bir asıra yaklaşan ömründe sefaletten, açlıktan hayaller gören, elini kemiren gururlu ‘Andreas’ hali bile bu kadar acı çekmemiştir belki de.

Ölümünden 40 sene sonra doğduğu kasaba olan Grimstad’da büstünün dikilmesi yine protestolarla engellenmiştir.

Fiziksel acıdan çok insanı bitiren psikolojik acı ve umutsuzluktur. Zor bir hayattan tepeye tırnaklarıyla çıkan bu yazar şu anda siyasi görüşü nedeniyle, kendi ülkesinde kimsenin söz etmek istemediği ‘Karanlık ışık’ olmaktan öteye gidememiştir.

Sevdiklerinizle birlikte mutlu bir pazar günü geçirmeniz dileğiyle 🤗💐🌞

Sevgilerle💕

#knuthamsun #açlık #grimstad #protesto

8 Comments

  1. Elifcim yazına sağlık Knut Hamsunun dramatik geçen yaşam serüveni verdiği onca mücadele yarattığı eserlere rağmen , yaptığı hatalar toplumda kabul görmemiş .Sosyal düzen kurallarının yazılı bir anayasası olmamasına rağmen toplu halde, belirli kurallara uyarak yaşama, insana dair bir kabiliyet ve ihtiyaç olmakla birlikte , toplumsal düzeni bozucu, insanların birlikte ve güven içinde yaşamasını güçleştirici, toplumsal kargaşa ve bozgunculuğa yol açıcı davranışlar şiddetle kınanıp ayıplanma şeklinde toplumsal yaptırımlarlada desteklenir.

    Liked by 2 people

  2. Çiçeğim ne çok sey kattin bize.. çarpıcı bilgiyi bulup, harmanlayip nefis bi sekilde yorumlayip önümüze sunuyorsun.. hayranligimi anlatmaya kelimelerim yok.. 💜 Hamsun..acaba ülkesinin ona sahip cikmayisinin tepkisi ile mi girdi o yola.. 🤔 affedemeyecegim en büyük suclardan biri vatan hainliği.. komple iltica edip ulke degistirse tercihidir derdim saygi duyardım. Hayat hikayesi cok etkiledi ama, taa kalbimde hissettim yaşadığı psikolojik sıkıntılarını.. kalemine, yuregine, aktarimina sağlık. Mutlu pazarlar..😘🤗🍀

    Liked by 2 people

    1. Nesrinim varlığın, birleştiriciliğin ve bunu kalbinden akan doğal bir yolla yapman, olayları algılayışın ve yorumlayışın muhteşem💝 çok teşekkürler bitanem, günün haftan güzel haberlerle dolsun 💝🙏🏻😘

      Liked by 2 people

  3. Kalemine sağlık canım,😘👏👏
    Öyle giriş yaptın ki yazıya, içim parçalandı, adamcağıza.. Baya baya midemde o açlığı dahi hissettim, taşı emmek nasıl bir çaresizlik diye empati dahi yaptım saniyelikte olsa.
    Sonra..
    Sonra okudukça ohh olmuş demek bile istedim.
    Bilemedim ki ben şimdi, bu adamı sevmeli mi, edebiyata kattığı onca dize için, yoksa nefret mi etmeli, nazi ruhundan ötürü ?
    Kaldım öyle arada…

    Liked by 2 people

    1. Belli ki öyle acılar çekmiş ki yersiz yurtsuz olmuş. Belki de düşmanlık açlık günlerinde kök verdi içine. İnan duygularını ben de hissettim çok karışık. Diğer taraftan başarılı bir yazar, ölümsüz kitapları.. Çok teşekkürler Gülüm mutlu sağlıklı neşeli bir hafta olsun. Seni seviyorum ❤️😘

      Liked by 2 people

Yorum bırakın