Türkler yengeç zihniyetli mi? 🦀

Çok bilinen bir fıkra vardır: Cehennemde yeni bir zebani işe başlamış. İlk gün doğal olarak oryantasyona ayrıldığından diğer bir kıdemli zebani tarafından gezdiriliyormuş. Her yerde dev, yüksek kaynar kazanlar içinde yanan insanlar ve her bir kazanın başında zebaniler varmış. Tabii bizimki yeni ve meraklı her şeyi öğrenmek istiyor. Bakmış derin bir kazanın başında 7 zebani beklıyor.

– Bu ne demiş ?

Diğer zebani cevap vermiş;

– Bu Japonların kazanı, sürekli birlik olup yardımlaşıp üst üste çıkarak yukarıya tırmanıyorlar ve oradakı zebaniler de tırmananı tekrar aşağıya atıyor…

Biraz daha ilerlemişler dev bir kazan daha. Başında 5 zebani bekliyormuş. Bizimki yine dayanamış

– Peki burada niye 5 zebani bekliyor?

Diğer zebani;

– Bu da Almanların kazanı, bunlar da arada yardımlaşıp çıkmaya çalışıyorlar ve görevli 5 zebani de yukarıya çıkanı tekrar aşağıya atıyor.

Biraz ötede bir başka kazan ve başında bekleyen 3 zebani. Acemi zebani gene sormuş

– Buradaki 3 zebani kimi bekliyor?

– Burası Amerikalıların kazanı. Onlar da yardımlaşıp yukarı çıkmaya çalışıyorlar ve görevli 3 zebani onlara engel oluyor…

Bizimki bakmış bir sürü dev kazan ve her kazanın başında çeşitli sayıda görevli zebani varken ileride bir kazan var ki başında hiç zebani falan yok. Hemen sormuş:

– Yahu bu kazanda niye görevli zebani yok, boş mu?

Diğer kıdemli zebani artık bezgin bir şekilde cevaplamış;

– Ha o mu yok yok o Türklerin kazanı. Orada boşuna görevli zebaniye gerek duymuyoruz. Zaten içlerinden birisi çıkmak için çaba sarfettiğinde diğerleri anında bunu farkedip birlik olarak hemen onu aşağıya çekiyor.

Yukarda anlattığım fıkranın aslında Psikoloji biliminde bir karşılığı var: “crab mentality” ya da “crab in a bucket”. Yani “yengeç zihniyeti” veya “kovadaki yengeç”. Bir kovanın içine birden çok yengeç koyulduğunda, biraz tepeye çıkan ya da kaçmaya çalışan yengeci, diğer yengeçler hep birlikte geri kovanın içine çekerler. Böylece açlıktan ölene kadar ya da birilerinin yemeği olana kadar tüm yengeçler kovada kalırlar. Bu yüzdendir ki “eğer ben yapamazsam sen de yapamazsın”, “ben sahip olamıyorsam kimse sahip olmasın” v.s düşüncelerin karşılığına yengeç zihniyeti deniliyor.

Nereye gittiğini zannediyorsun sen? !Geri kalanımızın ait olduğu aşağıya gel!!

Aslında çoğu hiciv dolu anlatılara fıkra deyip geçiyoruz ama birçok fıkra yüzyılların birikimi sonucu ortaya çıkıyor. Mesela yukardaki yengeç zihniyeti anafikirli fıkranın biz Türkler ile özdeşleşmesi, “Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz” sözünün bir uzantısıdır. Ne zaman bir mucit, bir bilim adamı, bir fikir adamı ya da sıradan bir isim biraz yükselmeye başlasa bir şekilde önüne engel konuluyor. Uçma sevdalısı, kendi ismini taşıyan uçaklar yapan ama her defasında önüne engeller konulan Vecihi Hürkuş’u mu söyleyeyim, Cumhuriyet yıllarında yurdun dört bir tarafını demir ağlarla ördüğü için bizzat Atatürk tarafından “Demirağ” soyadı verilen Nuri Demirağ’ın yaşadığı sorunları mı? Nuri Demirağ daha o yıllarda “boğaza köprü yapalım” demiş, “silüeti bozar” diye engellenmiş. “Uçak almayalım, ben yaparım” demiş, önce fabrikasını kapatmışlar, sonrasında tüm fabrika ve uçuş alanını istimlak etmişler. “Modern köyler kuralım” demiş, memleketi olan Sivas Divriği’nden başlamış. Bir şekilde önüne geçip projeyi hayata sokturmamışlar. Paraşüt fabrikası kurmuş, kapatmışlar. Keban’a baraj yapalım demiş, onay vermemişler (Ölümünden yıllar sonra öngörüsü isabetli bulunmuş da baraj yapılmış). Bir başka isim, Vecihi Hürkuş ve Nuri Demirağ ile aynı dönemde yaşamış “Füzeci Kirkor” ismiyle bilinen Kirkor Divarcı. 1960’ların başında tüm emeğini harcadığı ve gayet başarılı füze denemeleri yaptığı sırada, ne hikmetse evinde çıkan yangın sonucunda bütün projeleri yanıp kül olmuş. 1940-60 yılları arası sadece bu üç değerli insanın yaşadığı zorluklara bakınca, dönemin yengeç zihniyetine sahip insanları ciddi anlamda Türkiye’nin çok ileri seviyede bir ülke olmasının önüne dinamit koymuşlar. Daha bilinmeyen kimler vardır bilmiyoruz.

Yengeç zihinlileri ikiye ayırabiliriz, makro ve mikro anlamda. Makro yengeçler, üstte ismi geçen değerli insanlar gibi topluma fayda sağlayacak kişilerin ilerlemesini engelleyen bürokrat, iş adamları ya da mafyatik oluşumlar. Mikro yengeçler ise kişisel Yengeç hayatımızın her alanında karşılaştığımız ve sadece bize görece zarar verenler. Bunlar kimi zaman iş yerinde, kimi zaman sokakta, kimi zaman okulda, kimi zaman da ailemizin içindeler.

İster makro, ister mikro düzeyde olsun bu yengeç familyasının davranışları benzerdir. Peki nasıl tanıyacağız bunları? Etrafınızda: İnsanlara, hayvanlara ve doğaya karşı merhametsiz, yanlış yaptığında başkasını suçlayan, her şeyi bildiğini düşünen, sizi rakip olarak gören, fikirlerden çok kişilerden bahseden kim varsa bilin ki o yengeç zihniyetli biridir. Mümkün olduğunca kendisiyle beklenti anlamında iletişim kurmamaya özen gösteriniz. Çünkü “ne kadar uğraşırsan uğraş, yengece doğru yürümeyi öğretemezsiniz”…:)

İyi Pazarlar, uzaktan ama kalben tüm sevdiklerinizle, sağlık ve afiyette.. 💝

#yengeçzihniyeti #nuridemirağ #vecihihürkuş #kirkordivarcı #EVDEKAL

9 Comments

  1. * Meyve veren ağacı her daim taşlıyorlar.
    Dediğiniz gibi daha kimler var bilmiyoruz.
    Bir gün gerçekler geçte olsa gün yüzüne çıkacaktır.
    Kaleminize sağlık, iyi pazarlar olsun.

    Liked by 1 kişi

    1. Çok teşekkürler Ahmet Bey 🙋‍♀️ Takdir etmek ve teşvik etmek, siyasi, bilimsel ve toplumsal iradelerin önceliği olmalı..Bizim iş biraz yap-boz olduğu için resmi tamamlayamıyoruz. İyi Pazarlar diliyorum 🙋‍♀️

      Liked by 1 kişi

  2. .

    Elifcim yazın çokkeyifli su gibi akıcı olmuş kalemine aklına sağlık. Bilinen bir kızılderili hikayesiyle başlayım bende , büyükbaba torununa hayatı tanıtırken içimizde yaşayan iki tane kurt vardır der ,birinde insandaki iyi özellikleri ,diğerinde de kötü özellikleri anlatır sonunda torun merakla sorar benim içimde hangisi var yanıt şöyle gelir “ hangisini beslersen o “ . İnsanlığın mayasında iyi hasletlerin yanında hırs ego ve narsistlikde var narsizm populer psikolojide büyüklük hastalığı olarak tanımlanır .Bu kişiler kendini üstün ve önemli görüp , eleştiriye tahamülsüzlük gösterip ,başkalarının ihtiyaçlarını anlamakta zorluk çekerler ve diğer kişileri ötekileştirip dışlarlar. Malesef yaşamın her anında heryerde hatta kendimizin bizzat yaşadığı olaylarda ,başarılı olmamızı engelleyen önümüze türlü çeşit engeller koyan insanlar , kurumlar ,hatta gücü elinde tutan siyasiler bile olabilir.

    Liked by 1 kişi

    1. Teyzecim yorumun yazının içine yerleştirilebilir bir paragraf gibi.. Seni ve netliğini çok seviyorum ve çok kıymet veriyorum.. Teşekkür ederim katkıların için, iyi kurtu her daim beslemek dileğiyle 💝🙋‍♀️🙏🏻

      Beğen

Yorum bırakın