Bu Pazar; Bosna Hersek -Mostar’dayız.
Mostar Köprüsü(Boşnakça; Stari Most), 2005 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası” listesine alınan tek göz, taş hilal biçimindeki, duruşunda acıyı, aşkı, insanlığı, zalimliği, gururu, öfkeyi, güzelliği ve her şeyin geçici olduğunu hissettiren, dili olmadan konuşan o köprüye… Mostar’a adını veren köprü, 16. yy da yapılmış olup, Osmanlı’nın sadece yöre halkına değil Dünya’ya armağanıdır. Köprünün doğasına bakarsanız, etrafıyla uyumu ile usta bir ressamın elinden çıkmış tarihi bir gravür gibidir. İnce düşüncesine, derin hesaplarına hayran olduğum eşsiz Mimar Sinan’ın yetenekli öğrencisi ancak hakkında fazla bilgi bulunmayan Mimar Murad’ın oğlu, Mimar Hayreddin’in eseridir. “Taştan dondurulmuş hilal”, “Kudret Kemeri”, “ Kambur Köprü” olarak adlandırılan, göreni derinden etkileyen köprünün inşasına Kanuni Sultan Süleyman’ın fermanıyla başlanmış ve 1566’da bitirilmiştir. Bosna Hersek’te en kozmopolit yapıda olan şehirlerden biri olan Mostar’da bu taş köprü etnik kökenleri birbirinden farklı insanları bağlayan, tarihi bir simge gibidir, Neretva’nın soğuk sularına takılmış, kıymetli bir tek taş yüzüktür. Mostar Köprüsü, İkinci Balkan Savaşı’na kadar, 427 yıl boyunca, doğal afetlere, depremlere, çeşitli savaşlara karşı ayakta kalmış ve tarihe tanıklık etmiştir. Bu köprü, yalnızca bir nehri geçmeyi temsil etmekle kalmayıp aynı zamanda kültürel ve etnik çeşitliliği, Boşnak Müslümanları, Hırvat Katolikleri, Ortodoks Sırpları, Yahudileri ve Mostar’da yaşamış bütün bu toplulukları temsil etmektedir.
9 Kasım 1993’de ne mi oldu? Bildiğiniz üzere, Hırvatların köprüyü hedef alan topçu darbelerine,Boşnak savunması yetmedi ve köprü yıkıldı!
Taşları Neretva’nın sularına gömüldü. Köprü yıkıntısı, 1992-1995 arasında süren Savaşın acı dolu simgesi oldu bu kez… 1994’te köprünün yeniden yapımına karar verildi. Bu inşaat için, Dünya Bankasına’na 1 milyon USD’lık ilk bağışı yaparak, startı veren Türkiye Cumhuriyeti olmuştur.
Köprü konusunda haliyle hassas olan Boşnaklar tekrar inşaasında eski taş blokların kullanılmasını istemiş fakat analiz edilen taş bloklar bombalama ve nehir suları ile zayıf düştüğü için yeterli mukavemeti sağlayamacağından dolayı kullanılamamıştır. Çözüm olarak, köprünün taşlarının alındığı kireçtaşı ocağı seçilmiş, taş bloklar buradan alınmıştır. Ancak bu mimaride bir taş köprüyü yapmak zordur. Mühendisler çözüm olarak taşları birbirine demir çubuklar ile tutturmayı düşünmüşler, eski yıkıntıları incelediklerinde görürler ki, köprü zaten bu yöntemle yapılmıştır! Ünlü demir ustalarına ölçü verilerek istenilen çubuklar yaptırılır, taşlar buna göre hazırlanır. ancak bir problem daha vardır. taşların arasından sızan yağmur suları demiri oksitleyip direnci azaltabilir ve kırılmalara yol açabilir. Demiri bu korozyon korumak için koruyucu boya gibi bir madde ile kaplamak gerektiğinin farkına varırlar. Yıkılan taş blokları ve demir çubukları incelediklerinde ikinci kez şaşırırlar. Çünkü, mimarbaşı Hayreddin demirleri kurşun ile kaplamıştır! Taş blokların ortasındaki demir çubuğun yerleştirildiği yerden yukarı bir kanal açılmıştır, taş yerleştirildikten sonra kurşun buradan aşağı dökülmüştür. 400 yıl önce yapılan köprü günümüz teknolojisine göre de, üstün bir mühendislik ürünüdür! İnşaat firması aynı yöntem ile demiri kaplar. Kilit taşı da benzer şekilde aslına uygun konduktan sonra köprü 2004’de hizmete açılır. Osmanlı mimarisinin ne kadar kuvvetli olduğunu, bu nadide köprünün yıkıntıları bile söylemiş, yeniden inşasına ışık tutmuştur. Köprü yıkılmış ama yeniden yapılarak, insanlığın barışa ve kardeşliğe umudu tazelenmiştir.
24 metre yükseklikten Bosnalı gençlerin, sevdiklerine aşk ve cesaretlerini göstermek için atladıkları Mostar köprüsünün, sonsuza kadar estetik, güzellik, aşk, barış ve sevginin simgesi olması dileğiyle…
Sevgilerimle,
Pazarınız güzel anlarla dolsun ☕️🤗
#mostarköprüsü #mostar #mimarhayreddin
Elifcim kalemin hep yazsın varol .Dahice planlanmış yüzyıllarca varlığını sürdüren onlarca eşsiz güzellikte kalıcı eserleri ardında bırakarak göçüp giden bu büyük ustalar günümüzde bıraktıkları eserleriyle ,güzelle çirkinin ,iyiyle kötünün ,yanlışla doğrunun , barışla savaşın ve her türlü karşıtlığın varlığına rağmen yaşamaya devam ediyorlar daim olsunlar…
BeğenLiked by 2 people
Ne mutlu geride unutulmaz bir eser bırakıp ölümsüzlük şerbeti içene! Teşekkür ederim teyzecim seni okumak ne güzel💝 mutlu pazarlar güneşim ☀️😘
BeğenLiked by 1 kişi