(U)mutlu Seneler

İngiltere 1751 yılına kadar Jülyen Takvimini kullanıyordu. O yıl Gregoryen (Miladi) Takvimi kullanmaya başladılar. Jülyen Takvim ile Gregoryen Takvim arasında 11 gün fark vardı. 1751 yılının 5 Ekim günü, yeni takvime göre 15 Ekim olarak kabul edildi. Yaşanmamış 11 günden dolayı İngiltere halkı “11 günümüzü çaldılar” diye ayaklanma çıkarmış. 1752’nin 1 Ocak’ını da yeni yılın başlangıcı olarak kabul etmişler. Yani aslında 1 Ocak’ın İsa’nın doğumuyla ya da herhangi bir dinsel öge ile alakası yok. Haliyle bizde her yeni yıl öncesi çoğu din görevlisinin “Yılbaşı kutlamak bizim kültürümüzde yok. Hıristiyan özentiliği, bu yüzden de günahtır ” gibi sözlerinin kıymet-i harbiyesi yok. Yılbaşı kutlamak kültürümüzde yokmuş… Dünyada ilk beyaz gelinliği İngiltere kraliçesi Victoria giydi ve oradan tüm dünyaya yayıldı. Ya da Antik Mısır’da yuvarlak, halkalı cisimler uzun ömrü sembolize ettiği için evlilik de uzun sürsün diye yüzük takarlarmış. Yani bunlar veya sayamayacağım yüzlerce, binlerce adet de çıkış itibariyle senin kültürün değil. Kimileri de onlara cevap vermek adına son yıllarda ortaya çıkan: “Atalarımız çok eskiden beri ‘Nardugan Bayramı’ adı altında yeni yılı kutlardı” gibi uyduruk bir şeyler söylüyorlar. Türklerin böyle bir bayramı yok. Sadece Rusya himayesindeki Hıristiyanlaşmış bazı Türk toplulukların kültür alışverişi neticesinde kutladığı bir bayram var ama adı nedir çok da net değil. Bir defa yansıma kelimeler hariç Türkçede “n” harfiyle başlayan kelime yoktur. Güya “nardugan”daki “nar” Moğolca “güneş” demekmiş, oradan alınmış diye açıklama yapmışlar ama mis gibi “küneş/güneş” varken niye başka dilden kelime alsınlar?

Sözün özü “yılbaşı kutlamak günah” diyenler de, “nardugan bayramı”nı icat edenler de bana göre güzelce saçmalıyor. Bazı kesim de yılbaşında Mekke’nin fethini falan kullanıyor ki hepsinin kafası pırıl pırıl 🙂

İngilizlerin “Ömrümüzden çaldınız” isyanını okuyunca hayatın biraz da “çalma”ya endeksli olduğunu düşündüm. Takvim yaprakları bir bir değişirken hayatımızdan da bir şeyler çalınıyor ya da biz başta kendimizin olmak üzere birilerinin hayatından bir şeyler çalıyoruz.

Bir de kalbimizi çalanlar var, Atatürk gibi…

Çok zor bir yıl geçirdik. Özellikle deprem, çoğu kişinin hayatında onulmaz yaralar açtı. Ülkece siyasetten, ekonomiye; sosyolojiden, psikolojiye birçok alanda sıkıntılar yaşadık. Ama senenin son günlerinde Suudi Arabistan’da oynanacak Galatasaray – Fenerbahçe maçındaki “Atatürk krizi”, sonrasında yaşananlar, tepkiler, pek çok insanın “Atatürk” isminde kenetlenmesi bu ülke adına umudu kesmemem gerektiğini bir daha gösterdi.

Eskilerin zarif bir temennisi varmış: “Gününüz gününüzden âlâ olsun” diye. Ben de “seneniz senenizden âlâ olsun” şeklinde çeviriyorum 🙂 Sevdiklerinizin kapınızı çaldığı, tüm iyiliklerin sizi bulduğu, sağlıklı, huzurlu en önemlisi de (u)mutlu bir yıl diliyorum..

2 Comments

  1. Sevgili Elif, bu yaziyi gec olsa da okudum, ama saglik olsun. Gectigimiz yilin bence en guzel ve beni cok umutlandiran en buyuk olayi GS ve FB macinin iptali oldu. Cocuklar gibi sevindim desem yalan olmaz. Bu kotu senaryoyu ve ince hesabini yapan yine attan duserken bir takim yerlerine tekme yemis gibi oldu, cok sevindim… Ataturkun olusu bile bu arap sevicilere yeter de artar bile. Keske bu cok sevdikleri yerlere donmemek uzere gidip omur boyu kalsalar…
    Yeni yiliniz kutlu ve umutla dolsun.
    Aydin Erturk

    Sent from my T-Mobile 5G Device
    Get Outlook for Androidhttps://aka.ms/AAb9ysg

    Liked by 1 kişi

Aydin Erturk için bir cevap yazın Cevabı iptal et