ÇAVUŞESKU’NUN TERMOMETRESİ

1980’li yıllarda çocuk olanların unutamadığı ve belki de bir kısmını travmaya sokan, son derece korkunç bir olay yaşandı: Dönemin tek yayın organı olan, pek çok şey için sansür uygulayan TRT, Romanya Devlet Başkanı Çavuşesku’nun eşi ile birlikte idam edilişini canlı yayınladı. Devlet eliyle komünizmi kötü göstermek adına bu ürkütücü hatta mide bulandırıcı sahneyi vatandaşa izletmek nasıl da berbat bir propagandaydı. Şimdilerde -haklı gerekçeyle- çocuklar kötü etkilenir diye televizyonlarda sigara görüntüsü bile sansüre uğrarken; bizler canlı yayında bir ülkenin devlet başkanının kurşuna dizilişine, eşinin yalvarışlarılarına ve isabet eden kurşunlar sonrasında duvarın dibine yığıldıklarına tanıklık ediyorduk. Elbette Çavuşesku matah bir adam değildi. Aldığı kararlar, uygulamalar, baskılar kendi halkını hem maddi hem de manevi anlamda fakirliğe sürüklemişti.

Çavuşesku döneminin “Çavuşesku termometresi” diye kavramlaşan meşhur uygulamalarından biri şuydu: hava sıcaklığı 10 derecenin altına düşmediği takdirde kaloriferleri yakmak yasaktır. Ülke darboğazda olduğu ve yeterli enerji kaynakları bulunmadığı için Rumen hükümeti gerçek sıcaklık değerlerini verdirmeyip her zaman hava sıcaklığını 10 derecenin üzerinde gösterir. Böylece Çavuşesku’nun sarayı hariç kaloriferler asla yanmazdı. Yani otoriter rejim kendi menfaatleri için gerekirse bilim ile ölçümlenebilecek olayları bile baskı altına alabiliyordu.

Şu an bu satırları okuyan akl-ı selim insanların: “E bu termometre bizde de var. Adı da TÜİK” dediğini duyar gibiyim. Toplumun sosyo-ekonomik davranışlarını ölçtüğünü zanneden, gerçeklikten uzak, keyfekeder enflasyon oranları veren, “hissedilen enflasyon” gibi ipe sapa gelmez kavramlar uyduran, anlamsız konularda istatistiki veri sunan “devlet” kurumu. Burası için en güzel tanımı bir ekonomi profesörü yapmıştı:

Üç çeşit yalan vardır:

1- Yalan

2- Kuyruklu Yalan

3- TÜİK

İşsizliğin azaldığını, “gerçek” enflasyonun %64, “hissedilen” enflasyonun %129 olduğunu açıklayan bu son derece “doğrucu” kurum yeni bir veri daha açıklamış: Yaşam Memnuniyet Oranı yani Mutluluk Oranı, geçen senenin üzerine çıkarak %52 olmuş. Sokakta gördüğüm her 10 kişiden 11’ini (evet 11’i) kaşları çatık, her an patlamaya hazır bomba gibi görüyor olmam benim göz yanılsamammış meğer. Her iki kişiden birinin mutlu olduğunu söylemelerini mi garipseyeyim yoksa geçtiğimiz sene nerdeyse demografiyi değiştirecek büyük bir afet yaşanmasına ve her geçen gün kötüye giden ekonomik şartlara rağmen daha da mutlu olunduğunu deklare etmelerine mi şaşırayım bilemedim. Bu kurumun çalışma prensibi muhtemelen şöyle: bunların önüne bazı sayılar veriyorlar %64, %52, %78, %129 v.s gibi. Çalışanlara da diyorlar ki “bu sayıları kafanıza göre bazı verileri açıklamak için kullanın”. Tamamen “tümdengelim” prensibi 🙂 Ya da mesela mutluluk oranı için telefonla anket yapıyorlar, şöyle bir diyalog geçiyor:

– Alo, sizinle bir anket çalışması yapacağız. Kendinizi mutlu hissediyor musunuz?

– Şükür (Türk insanının çoğunun vazgeçilmez cevabı)

“Yaz, mutlu!” 🙂

veya

– Alo, sizinle bir anket çalışması yapacağız. Kendinizi mutlu hissediyor musunuz?

– He he Allahın belaları, çok mutluyuz!

“Mutluyuz dedi; yaz, mutlu!”

Yani bu oranın çıkma ihtimali ancak böylesi kinayeli, mecaz dolu cevaplar sonucu oluşabilir. Yoksa şu “hayat yorgunu” insanların yarısının mutlu olduğuna inanmak bilime, kilime, mantığa, mantıya sığmaz.

Keşke borçlarımızı, vergilerimizi, günahlarımızı da TÜİK hesaplasa… Ne güzel olmaz mı 🙂

“Gerçekten” Mutlu Pazarlar.

3 Comments

  1. Merhaba Elif, sozunu ettigin Cavusesku dramini kilpayi kacirmisim, 1977 de ulke disina gittim. Rumen halkinin gosterdigi hakli tepkiyi bizim insanimiz gosterir mi bilmem ama gorunen tablo ayni. Yargi dahil, Istatistik kurumu vs butun devlet kurumlari ayni sarkiyi soyluyor, ama yalan oldugu belli. Mutlu yarinlar dilerim
    Aydin

    Sent from my T-Mobile 5G Device
    Get Outlook for Androidhttps://aka.ms/AAb9ysg

    Liked by 1 kişi

  2. Merhaba Elif,

    Bizde “ kaçak saray” tartışmalarının yaşandığı sıralarda Bükreş’e gitmiştim, şehrin bir zamanlar girmenin bile yasak olan bölümündeki Çavuşesku Sarayını görüp başımıza gelecekleri, bazılarının başına gelmesi muhtemel sonu çok çarpıcı bir şekilde görmüştüm. Bizi gezdiren aracın şoförü o günlerden öyle bir acı ve nefretle bahsetti ve Çavuşesku’lar için öyle şeyler söyledi ki, içimin donduğunu hissetmiştim.
    Yazın bana o günleri anımsattı. Eline, yüreğine sağlık… Benim yaşımdakiler artık bu ülkeye güzel günler geldiğini görmekten umudu kesti ama sizler “çağdaş, laik, adil, yarınına güvenle bakan bir Türkiye’de yaşayın” duamızı her daim dile getiriyoruz…Bu sizin hakkınız !

    Liked by 1 kişi

Aydin Erturk için bir cevap yazın Cevabı iptal et