YALLAH TÜRKİYE’YE

Böyle demiş Ahmet Hamdi Tanpınar, yaklaşık yetmiş beş sene önce tefrika ettiği Sahnenin Dışındakiler adlı eserinde. Bu topraklar için “derdi” olan insanların yakasından düşmeyen bela ancak bu kadar usta kalemden veciz bir şekilde anlatılabilirdi. Derdimiz, endişemiz, kaygımız, kavgamız, öfkemiz bitmeyi, azalmayı bırak, her gün daha da katmerleniyor.

Ürkütücü günlerden geçiyoruz. Geçtiğimiz hafta Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Biyoloji dersinde uygulanacak yeni müfredat açıklaması yapıldı. Şöyle diyorlar: “Türkiye yüzyılı maarif modeli kapsamında geliştirilen Biyoloji dersi öğretim programıyla yürütülen eğitim öğretim süreçlerinde ‘yaratılış teorisi’ benimsenmektedir”. Hadi ekonomik anlamda ufacık çocukların geleceği karartıldı da, bari “bilim” ile inatlaşılıp da körpe zihinler köreltilmeseydi. Biyoloji dersinin temeline yaratılış teorisini koymak, bilimi reddetmektir. Yaratılış teorisini nasıl deneylendirecek, gözlemleyecek, denetleyecek ve de tekrarlayacaksın? Felsefe dersinde, din derslerinde veya sosyal bilgilerin herhangi bir alanında bu konuda fikri anlamda bahsedebilir, kendi görüşünü de aktarabilirsin ama söz konusu pozitif bilimler olunca temellendirilmemiş, deneylenmemiş fikirler ciddiye alınmaz. Ne diyeceksin şimdi çocuklara, neyi anlatacaksın?  “Göz”ün çalışma prensibini açıklamaya, öğretmeye ne gerek var? “Allah istediği için gözün görüyor ama Allah’a inanmazsan gözüne perde iner” de geç! Belli ki istenilen de bu şekilde düşünülmesi. “Düşünce”ye düşmanlık… Bilgisiz ama itaatkar, dindarlıktan çok kindarlıktan beslenen nesil yetiştirmek… Bu karar uygulanırsa sıfır bilgi ile “faiz sebep, enflasyon sonuç” diyerek ekonomiyi mahvetmekten çok daha onulmaz yaralar açılır.

İki gündür ülkenin çeşitli şehirlerinin önemli yerlerine “şeriat isteriz” pankartları asılıyor. Haber kaynakları Hizbullah kaynaklı olduğunu söylüyor. Cumhur ittifakının içinde yer alan Hüda-Par’ın destekçileri yani. E tabii Meclis’e girip resmi hüviyet de kazanınca gemi azıya almaları doğal. Ne kadar ülke düşmanı varsa ellerimizle/vergilerimizle besliyor Meclis’e sokuyoruz. Yani yasaların güçlü, eşit ve tarafsız uygulandığı normal bir ülke olsak parti ayırt etmeksizin -iktidar ya da muhalefet- Meclis’tekilerin çoğu bırakın dokunulmazlık zırhına bürünmeyi, hapisanelerin koridorlarında volta atıyor olurlardı. Ülke o kadar yol geçen hanı oldu ki, belki o pankartı başka bir oluşum asıyordur. Son seçimle birlikte İçişleri Bakanlığı görevine gelen zat sürekli operasyon yaptıklarını ve bu operasyonlarda yakalananların sayısını verip duruyor.  Aralarında İnterpol’ün kırmızı bültenle aradığı kişilerin de olduğu binlerce insan farklı operasyon ismiyle yakalanıyor. Bu adamlar/kadınlar nasıl rahat girebildi bu ülkeye? Hiçbir güvenlik soruşturması yapılmadı mı? O sırada hiçbir iç güvenlik makalesi okumadığını yani bilgisizliğini övgü ile anlatan dönemin İçişleri Bakanı ne halt ediyormuş? Son derece haklı bir serzenişle “Hudut namustur” diye bayrak açanları anında gözaltına alan güvenlik güçleri, şeriatseviciler için ne düşünüyor acaba?

Şeriat isteyenlerin şeriatin ne demek olduğunu bilmedikleri çok açık. “Siyasal İslam”a “şeriat” süsü vermişler, propagandasını yapıp duruyorlar. Siyasal islamı en güzel şekilde özetleyen bir olay Suudi Arabistan’da yaşandı. Umre ziyaretine giden bir Türk, arkasına Kabe’yi alıp elinde Filistin bayrağı ile muhtemelen tanıdığı birine fotoğrafını çektiriyor.

Herhalde instagram, whatsapp gibi yerlerde “Allah’ın evinde Filistin için dua ettim” gibi bir alt metinle profilinde paylaşacak, böylece belki çocuğu için iş, eşi için ihale v.s bir “kazanım” elde edecek. Çok mu kötü kalpliyim, art niyetli düşünüyorum? Sanmam.  Dünyadan tamamen uzaklaşıp sadece Allah ile birlikte olma amacıyla yapılan bir ibadete giderken hangi düşünce ile Filistin bayrağını yanına aldın? Belli ki bu pozu daha o topraklara gitmeden evvel zihninde defalarca kurguladın. Bırak Kabe’yi, sıradan bir futbol maçında bile Türk bayraklarını engellediği için Galatasaray ve Fenerbahçe gibi yüzyıllık camiaların maça çıkmadığı coğrafya orası. Buradaki fütursuzluğunuzu, İstanbul’un surlarına bile astığınız Filistin bayraklarını hem de Kabe gibi bir yerde propaganda amaçlı kullanabileceğinizi mi sandınız? Fotoğraf çektirdiği esnada Suudi Arabistan güvenlik güçlerinin gelip kendisini gözaltına almasıyla umarım “şeriat”in ne olduğunu anlamıştır. Daha önce de şeriat aşığı bir profesör umreye gittiğinde “taciz” iddiasıyla tutuklanıp “laik” Türkiye’den yardım istiyordu. En son 2 sene hapis cezası almıştı, akıbeti ne oldu bilmiyorum.

Yıllardan beri siyasal islamcıların akıl almaz isteklerine karşı panzehir olarak kullanılan sloganımsı bir söz vardı: Yallah Arabistan’a diye.

Şimdilerde Yallah Arabistan denilen yer Kral Salman ile birlikte müthiş bir değişimin, dönüşümün yaşandığı iklim oldu. Yüzlerini Batı’ya döndüler, “Vision 2030” diye hedef belirleyip eğitim, sağlık, sosyal hayat gibi alanlarda reformlar yapmaya başladılar. Atatürk ve dönemin akil insanlarının sayesinde 100 sene evvel gerçekleştirilen devrimler ve düzenlemeler yavaş yavaş Arap topraklarına giriyor. Neler mi yapıldı? Mesela Hicri takvimi kaldırıp Miladi takvime geçtiler. Onlar bunu yaparken biz dünyaya karşı gelip “kış saati uygulması”nı kaldırdık. Biz festivalleri, konserleri yasaklarken onlar iki ay evvel Metallica gibi dünyanın en bilinen grubunu Riyad’a konser vermesi için getirdi.

Onlar Metallica konseri ile stres atarken, aynı tarihlerde bizimkiler Filistin için “şeytan avı”na çıkmış, kola döküp Starbucks camlarını indiriyorlardı. Biz 10 yıldan fazla bir zamandır Eurovision’a kendi isteğimizle katılmazken, Arabistan, tarihinde ilk defa bu sene güzellik yarışmasına bir vatandaşını gönderdi.

Biz tekel bayilerinin saat 22:00’dan sonra satış yapmasını yasaklarken, onlar yavaş yavaş muhtelif yerlerde tekel bayisi açıp alkol satmaya başladı. Tabii şimdi bunları bir siyasal islamcı okusa “ne yani kadının mayolu bir şekilde podyumda dolaşması, alkolün serbestçe tüketilmesi çok mu matah bir şey” diye düşünür. Burada önemli olan “kişisel haklar” ve”özgürlük” kazanımları.  Daha beş sene öncesine kadar Arabistan’da kadınların araç kullanması yasaktı. İlk defa ehliyeti 2022’de aldılar. Bir toplumun refah ve kültür seviyesini gösteren parametrelerden biri, belki de en önemlisi o toplumun “kadın”a bakışıdır. Çünkü bu bakışın temeli çocuk yaşlarda atılır. Yani ortada süregelen bir anlayış olması lazım. Suudilerin de islam öncesi de, sonrası da en temel sorunu “kadın”a bakışının sakatlığıdır. Konjonktürün getirdiği zorunluluk mu diyelim, kralın vizyonu mu diyelim, artık hangi neden kabul edilirse edilsin sonuç olarak Arabistan kendi içinde tarihi hesaplaşmasını yapmış gibi görünüyor.

Bu dönüşümden rahatsız olan, “din elden gidiyor”, “şeriat isteriz”, “toplum çok bozuldu” diye seslerini çıkaran Suudi Arabistan’daki “aşırılar”a hitaben reformcular yakın zamanda “Yallah Türkiye’ye” derler mi?

İyi Pazarlar

5 Comments

  1. Merhaba Elif, Yazinin basligina cok guldum. Hani bir soz vardir halk arasinda “herkes gider Mersine, biz gideriz tersine” diye? Bu ulkenin basindaki kabus artik pozitif ilim, hukuk vs biraktik, sanki ulkemizin yarinini nasil daha fazla karartiriz cabasindalar. Hani Ermenistan veya Yunanistandan gozu donmus birilerini getirip basa koysak, ulkeye bundan daha fazla zarar veremezdi. Dua etmeden baska ne olabilir bilmiyorum. Iyi Pazarlar dilerim. Aydin Erturk

    Sent from my T-Mobile 5G Device Get Outlook for Androidhttps://aka.ms/AAb9ysg ________________________________

    Liked by 1 kişi

    1. Merhaba Aydın Bey. Söylediğiniz gibi, dua etmekten başka şansımız kalmadı. Ya bunların vicdanları ya da bunları o makamlara getirenlerin vicdanları “bu kadarı da fazla” der umarım. Teşekkür ederim yorumunuz için

      Beğen

    1. Kendinize sözüm ona “tebliğci” misyonu mu yüklediniz? Ne güzel, kafanıza göre dine güncelleme yapmışsınız. Merak ettiğim nokta şu: hiç mi Allah korkunuz yok? Allah adına nasıl hüküm verebiliyorsunuz? Allah’ın söylemediğini siz hangi bilgi, birikim, cesaret ile söyleyebiliyorsunuz? Hiçbir şey bilmiyorsanız bari en azından haddinizi bilin diyeceğim de haddini bilen insan zaten Allah’ın dinine kafasına göre ekleme yapamaz.

      Beğen

İslam Türk için bir cevap yazın Cevabı iptal et