SEÇİM ANALİZİ

“Occam’ın Usturası” diye bir prensip var. Buna göre; eldeki verilere göre iki ya da daha fazla sonuç çıkıyorsa “karmaşık” olanı değil de “basit” olanı tercih etmek gerekir. Tıbbın da temel kuralı bu anlayış üzerinden şekilleniyor. Semptomlar “çoğunlukla” tanımlanmış, en bilinen bir hastalığın izlerini taşıyorsa “nadir görülen hastalık” ihtimali üzerinde durulmamalıdır. Hatta şöyle bir cümle ile örneklendirilirmiş: “Nal sesi duyuyorsanız aklınıza at gelsin, zebra değil”.

Occam’ın usturasını hayatın her alanında uygulayabiliriz. Tabii bu bizi her zaman “mutlak doğru”ya ulaştıracak değil. Hadi bu prensibi siyasete uyarlayalım. Mesela genel seçim ile yerel seçim arasında bir sene gibi çok kısa zaman dilimi vardı. Ekonomik göstergeler, mülteci sorunu, hukukun işlevsizliği gibi toplumu temelden sarsıcı parametrelerin hepsi geçen sene nasılsa bugün de aynıydı. Üstelik genel seçim arefesinde ülkenin her yerini direkt ya da dolaylı olarak etkileyen deprem yaşandı. Ama sonuçlara bakıyorsun, tamamen farklı. Şimdi bu durumu neye bağlamalıyız? En son Büyük Taarruz’da kazanılan Afyon, Kütahya gibi şehirlerde, çok partili hayata geçildiğinden beri ilk defa birinci parti olunan Balıkesir’de, nerdeyse bütün seçimlerde herhangi bir partinin/adayın  bu kadar yüksek oy farkıyla kazanamadığı Ankara’da v.s nasıl oldu da CHP galip geldi? Yıllarca “halkın eli CHP’ye oy vermeye gitmiyor” sözü aslında sokak efsanesi miydi, öğrenilmiş çaresizlik miydi? Bir sene içinde değişen ne ya da neler oldu? Occam’ın usturası üzerinden gidersek bana göre temel ve basit neden Kemal Kılıçdaroğlu’nun yokluğu. Daha önce bu platformda da paylaştığım gibi eğer Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Kemal Kılıçdaroğlu yerine başka bir isim ile girilseydi bugünkü tablonun benzeri bir sene önce de görülecekti. Onlarca yıl sonra çocuklar, gençler tarih kitaplarında şöyle bir şey okuyacak: “rakibine karşı girmiş olduğu 12 seçimi kaybetmiş bir adam ‘bu defa kazanır’ diye 13. defa, hem de çok önemli bir seçimde aday gösterildi ve ülkenin neredeyse yarısı o adama oy verdi”. Siyah ile beyazı ayırma yetisi olan her çocuk/genç “o dönemki insanlar da ne kadar akıl yoksunuymuş” diye bizlerle dalga geçecek, belki küfür edecek. Lafı eğip bükmeye gerek yok, Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi en az AKP kadar bu ülkeye zarar vermiştir. Kendi adaylığını tescillemek için kurduğu “altılı masa”nın özgül ağırlığını gördünüz mü? Saadet, Gelecek, Deva, Demokrat partilerinin toplamda aldığı oy oranı %1’i bile bulmadı. Biz ne yaptık, CHP bünyesinde seçime giren bu partilerin 39 vekilini Meclis’e soktuk. Ağzımızı açtığımızda başkalarını dağdaki çobanla benim oyum bir mi deyip koyun, cahil gibi sıfatlarla yargılayan bizler, şu akıl tutulmasının parçası olduk. Ne yazık…

Kılıçdaroğlu’nun olmaması en büyük neden ama elbette tek neden değil. Her insanın dünyayı yorumlaması, farkındalığı, olayları algılama ve yorumlama kapasitesi aynı düzeyde olmuyor. Yukarda Ankara örneği verdim. Ankara’nın tarihinde sanırım bu kadar farkla seçim kazanan olmadı. Tabii ki aslan payı Mansur Yavaş’a ait. Zaten seçimlerde diğer şehirlerin CHP’ye yönelmesinde önemli faktörlerden biri bana göre, kendi şehirlerinin başkanları olmasa da Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun partinin görünmez liderleri pozisyonunda olmasıdır. Mansur Yavaş gayet kendinden emin bir şekilde mal varlığını yayınlayıp Turgut Altınok’u da baskılayınca, Altınok da mecburen mal varlığını yayınladı ve zaten o gün seçimi farkla kazanacağı belli oldu. Evet AKP kurmaylarının mal varlıkları, çocuklarının şatafatlı hayatı sosyal medyada sıklıkla yayınlanıyordu ama bir şekilde “montaj” v.s diye üstü kapatılıyordu. AKP ve MHP seçmeninin bir kısmı Turgut Altınok özelinde o serveti görünce ve hiçbir inkar da gelmeyince haliyle afalladı. Bir fıkra vardır:Vaktiyle bir yeniçeri ağası, hahamın birini huzuruna çağırmış. Yeniçeri ağası, hahama: “Siz, bizim İsa Peygamberimizi çarmıha germiştiniz. Ben de şimdi sizi çarmıha gereceğim” deyince haham korkuyla: “Aman efendim o bahsettiğiniz binlerce yıl önceydi” diye karşılık verince yeniçeri ağası, “Olsun, ben şimdi duydum” demiş. Evet pek çok kişi yıllarca ülkenin kaynaklarının siyasiler tarafından sömürüldüğünü çeşitli platformlarda söyledi ama fıkradaki gibi kimisinin bu durumdan yeni haberi oldu. Bu yüzden de bırakın Ankara’yı, onlarca yıl belediye başkanlığı yaptığı Keçiören bile kendisine oy vermedi.

Sanırım benim gibi pek çok kişiyi şaşkına uğratan sonuç Adıyaman’dan geldi. Bölgenin dinamikleri hakkında kitabi bilgiler dışında hiçbir malumatım olmadığı için acaba gösterilen adayın etkisi mi, depremden dolayı verilen sözlerin yerine getirilmemesinin etkisi mi, bıkkınlık mı ya da artık hangi sebep ise, bir sene önce %65 ile Cumhur ittifakına destek veren şehri CHP farkla kazandı. Çok partili hayata geçilip de ilk seçimde Demokrat Parti iktidara gelince kendisine oy vermeyen bazı şehirlerde değişiklik yapmıştı. Mesela Osman Bölükbaşı’ndan dolayı Kırşehir’i ilçeye çevirdiler. İsmet İnönü Malatyalı olduğu için Malatya halkı da CHP’ye oy verince şehri ikiye böldü ve Adıyaman böylece il hüviyeti kazandı. O tarihten beri sağ partilerin oy deposu olan Adıyaman’da bu sonucun çıkması hayret verici.

Yöre halkı için üzücü ama bir taraftan da “oh olsun” dediğim bazı yerler oldu. Mesela burada da fikrimi paylaştığım Hatay’da Lütfü Savaş’ın yeniden aday gösterilmesi saçmalığı. Halkla, hele ki biraz olsun muhalif damarı olan halkla inatlaşmayacaksın. O kadar söylendi, yok efendim ön seçim yapılmış, halkın nabzı yoklanmış, eğer aday gösterilmezse bağımsız aday olarak girermiş v.s Hiçbir bahanenin arkasına sığınmanın anlamı yok. Ülkenin dört bir tarafında oylarını katlamış, halihazırda zaten Hatay’da il genel meclisi seçimlerinde bile birinci sırada olan parti o şehirde kaybediyorsa suçu başka yerde aramaya gerek yok. Aynısı Kırklareli’nde de yaşandı. Hatta çok partili hayata geçişten beri sağ partilerin karşısında tercihte bulunmuş Babaeski gibi bir yerde bile sırf adaydan ötürü kazanamamak, halka kulak vermemek demektir. Bu üstenci bakışın, “ceketimi koysam kazanırım” anlayışının yıkılması için bu sonuçlardan istemeden de olsa memnun oldum.

Bir başka mesele Yeniden Refah Partisi’nin yükselme trendinde olması. Sosyal medyada ya da kimi televizyon kanallarında bazı muhalifler sırf AKP’den oy çaldığı için düşmanımın düşmanı dostumdur mantığıyla YRP’ye sempati besler gibi yorum yapıyor. Bence çok yanlış. Yeni nesil pek bilmez de YRP’nin tabanı, geleneği fırsat bulduğu an AKP’yi mumla aratacak seviyededir. Elimizde ne kadar yaralanmış olsa da iyi kötü bir Cumhuriyet var, bu grubun asli hedefi o Cumhuriyet rejimini yıkmak. Bu nedenle bana göre YRP’nin yükselişi sevinmekten çok, kaygı duyulması gereken bir durumdur.

Bir kere daha anlaşıldı ki AKP’nin bünyesinde liyakat sahibi birileri kalmadı. Titri ne olursa olsun hep “sadakat” üzerinden isimler görevlendiriliyor ya da aday gösteriliyor. Hemen hepsi düşük profil. Biraz öne çıkan biri olsa “iktidar gölge kabul etmez” düşüncesiyle kızağa çekiliyor. Zaten Erdoğan sonrasında tarihe gömülecek bir yapıdan bahsediyoruz. Olan, bu liyakatsiz yönetimlerin hükümranlığında yaşayan bilinç, rafine zevklere sahip insanlara oldu, oluyor ve olmaya devam edecek. Her ne kadar CHP birinci parti olarak çıkmış olsa da bu kadar kötü ekonomi, hayat şartları, hukuksuzluk, hemen her kurumun yozlaşması, kaçak göçmen sorunu v.s gibi durumların yaşandığı ortamda hala iktidar partisinin bu kadar oy alması benim için Pirius zaferidir. Burada yerel yönetimlerin önemi artıyor. Halka hizmet ve halkla irtibat konusunda çok daha avantajlı bir noktada oldukları için, gösterdikleri performans ülkenin geneline sirayet edecektir.

Üzerine daha fazla konuşulacak durum olsa da sonuç olarak erken seçim olmazsa dört sene boyunca seçimin konuşulmayacağı bir süreç yaşayacağız. Umarım CHP’li belediyeler ellerine geçen bu tarihi fırsatı başarılı bir şekilde değerlendirip hakkaniyetli, şeffaf; yolsuzluktan, kayırmacılıktan uzak, insan ve şehir odaklı bir yönetim gösterip ülkenin değişimine ön-ayak olurlar. Beceremezlerse de Kırklareli’nde, Hatay’da, Babaeski’de olduğu gibi vatandaş bir sonraki seçimde kırmızı kartı gösterir.

Herkesin Ramazan Bayramını şimdiden tebrik ederim.

İyi Pazarlar

2 Comments

  1. Elif sana aynen katiliyorum. Kilicdaroglu on kusur secim kaybetti, yerine abuk subuk adamlari aday gosterip en sonunda ve en onemli secimde aday oldu. Ayrica, secimde benim CHPli bir yakinimdan duyduguma gore 3000 sandik basinda CHPli kimse yoktu, partinin iletisimden sorumlu en bastaki adami Erdogan satin almis gibi bir cok seyler yazildi vs. Bence bu secimdeki basari gecikmis bir basaridir ve dort yil daha insanlarimiz Erdogan ve bu cileyi cekecek yaziktir. Iyi haftalar, Aydin Erturk

    Sent from my T-Mobile 5G Device Get Outlook for Androidhttps://aka.ms/AAb9ysg ________________________________

    Beğen

Aydin Erturk için bir cevap yazın Cevabı iptal et