NEŞE’li GÜNLER

Soğuk bir sonbahar akşamıydı. Bismil’in ıssız tepelerinde güneş batarken, genç öğretmen Neşe Alten’in kalbi umutla çarpıyordu. Harabe halindeki okulun duvarlarını boyarken hayaller kuruyordu; sınıfını rengarenk yapacak, çocukların gözlerindeki ışıltıyı her gün biraz daha artıracaktı. Henüz 21 yaşındaydı ve mesleğinin ilk günlerinin heyecanıyla doluydu. Tekirdağ’dan Diyarbakır’a uzanan yolculuğu, aslında bir idealistin vatana hizmet yolculuğuydu.

Neşe öğretmen, her sabah köy çocuklarının koşarak okula gelişini izlerken, tüm yorgunluğunu unutuyordu. Yirmi beş gün… Sadece yirmi beş gün sürdü onun eğitim aşkı. Bir gece vakti, karanlık eller onun aydınlık dünyasını söndürdü. Babasıyla birlikte şehit edildiğinde, sınıfının duvarlarında henüz boyadığı çiçekler bile kurumamıştı. Çantasında yarım kalmış ders notları, masasında okunmayı bekleyen öğrenci ödevleri…

O, tek değildi. Aybüke öğretmen Batman’da, Necmettin öğretmen Tunceli’de, Yasemin öğretmen Bitlis’te… Onlarca öğretmen, doktor, hemşire, asker, polis… Hepsi bu vatanın karanlık köşelerine ışık olmak isterken söndürüldüler. Kimi zaman bir köy okulunda, kimi zaman bir sağlık ocağında, kimi zaman bir karakolda. Hepsinin ortak noktası, bu toprakların her karışını aydınlatma idealiydi.

Bugün Öğretmenler Günü’nde, aynı şehrin havasını soluduğum Neşe öğretmeni ve onun gibi şehit düşen tüm eğitim neferlerini anarken, onların bize bıraktığı en büyük mirası hatırlıyoruz: Vatan için çalışma azmi, gelecek nesilleri aydınlatma kararlılığı. Her 24 Kasım’da, Neşe öğretmenin yarım kalan düşleri, bizim için yeni bir başlangıç oluyor. Çünkü biliyoruz ki, bir öğretmenin ölümü, binlerce çocuğun karanlıkta kalması demek. Ama bir o kadar da biliyoruz ki, karanlık ne kadar yoğun olursa olsun, bir öğretmenin taşıdığı meşale daima yol gösterecektir. Zira öğretmenlik mesleği, kötülüğe karşı iyiliğin, karanlığa karşı aydınlığın mücadelesidir. Ve bu mücadele, Neşe öğretmenin anısında sonsuza dek yaşayacak.

Tekirdağ/Süleymanpaşa-‘Şehit Öğretmenler Anıtı‘

Bir mum, diğer bir mumu tutuşturarak ışığından hiçbir şey kaybetmez. Öğretmenlerimiz, nesiller boyu aktardıkları bilgi ışığıyla, kendilerinden hiçbir şey kaybetmeden binlerce hayatı aydınlattılar ve aydınlatıyorlar. Çünkü öğretmen, karanlık bir odada ışığı ilk yakan kibrit çöpüdür; kendisi söner belki ama tutuşturduğu meşaleler asla sönmez.

Bir çocuğun hayatına dokunmak, geleceğe atılmış en değerli imzadır. Bu imzayı canı pahasına atan ilkin Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü, şehit öğretmenlerimizi, yaşama/mesleğe veda etmiş öğretmenlerimizi saygı ve minnetle yad ederken; mesleğini özümsemiş, geleceğin temellerini atan sihirli elleriyle dokunduğu her çocuğu daha güzel bir dünyaya hazırlayan öğretmenlerimize de teşekkürlerimi sunmayı borç bilirim.

Gününüz kutlu olsun…

6 Comments

  1. Dünyayı öretmenler ve öğrencileri güzelleştirebilir. Ütopyayalara doğru…Rahmetli Aybüke öğretmen memleketlimdi. Beyaz Zambak oldular hepsi.

    Liked by 1 kişi

  2. Elif,

    Bir ogretmen cocugu olarak, burada ogretmenlerimizle ne kadar gurur duydum anlatmasi guc bir duygu. Son zamanlarda ogretmenlerin cektigi cile yurekler acisi. Birgun ogretmenlerimizin hakettigi sevgi ve saygili gunlerin yakin olmasi dileklerimle, mutlu yarinlar.

    Liked by 1 kişi

    1. Merhaba Aydın Bey. Yazıda belirtmedim ama benim rahmetli dedem de Köy Enstitüsü çıkışlı bir öğretmendi. İlk öğretmenim kendisidir desem hiç de abartmış olmam. Belki de “öğrenme”ye dair en büyük şanslarımdan biriydi, nurlar içinde yatsın.

      Haklısınız, her meslek grubunun durumu içler acısı ama eğitimcilerin yükü yaşadığı zorluklar biraz daha kallavi. Hele ki böyle liyakatsiz yöneticilere sahipken, sıkıntıları daha da katmerleniyor. Nerede Hasan Ali Yücel gibi idareciler, nerede şimdikiler… Ben de sizin gibi sadece iyi dileklerimden başka bir şey sunamıyorum. Yorumunuz için teşekkür ederim, mutlu haftalar.

      Beğen

cesur Ay için bir cevap yazın Cevabı iptal et