Dünya’nın 4. büyük kedisi ve en hızlı koşan hayvanlardan biridir pumalar. Saatte 80-120 km hızla koşabilirler, yere sağlam basmalarını sağlayan büyük pençeleriyle tek seferde 6 m yol katedip, 12 m yüksekliğe sıçrayabilirler. Yaralı veya yavru değilseler, doğada tek düşmanı ‘insan’dır. Pumaları belgesellerde avının peşinden koşarken hız ve enerjinin, esnek eklemlerinden ve çevik kaslarından hayranlık uyandıracak bir ahenkle fışkırdığını gözlemleriz. Bu muhteşem kedilerin hızı dışında önemli bir özellikleri var. Pumalar ‘akıllı’ avlanıyor ve bunu yapabilen tek hayvan. Yani koşusunu her zaman avının cüssesine göre ayarlıyor ve eğer avı harcayacağı enerjiye değmeyecekse, koşmamayı tercih edebiliyor. Örneğin tavşanın peşinde az, ceylanın peşinde daha fazla koşuyor. Pumalar kâr -zarar dengesini başarıyla kurmasını sağlayan bu özelliği ile bazı insanlar da dahil olmak üzere pek çok canlıdan ayrılıyor.
Pumalardan yola çıkıp, insanlar için kullanılan bir kavram var. ‘Aptal Puma Sendromu’ pumaların tersini yapan insanların ruh halini anlatmak; bir tavşanın peşinde yıllarca koşan, yakalayamayan ya da yakalasa bile yakaladığına değmeyen insanlar için kullanılan bir deyim. Hesapsız, takıntı haline getirerek, değmeyecek işlerin ya da boş hayallerin peşinden ısrarla koşan insanları anlatmakta kullanılıyor. Özetle ‘aptal puma sendromu’ atılan taşın ürkütülen kurbağaya değmemesi durumudur!
‘Aptal Puma sendromu’ na kapılıp, her şeyini kaybetme pahasına elde edilen zahiri zaferler Grek kralı Pirus’un Roma karşısında devasa ordusunu kaybederek kazandığı zafere gönderme olarak ‘Pirus zaferi’ olarak da ifade ediliyor.
MÖ 280 yıllarında yaşanan bu savaşlar, çizmenin güneyindeki Yunan kolonilerinin Epiruslu Kral Pirus’tan yardım istemesiyle başlamış. Pirus, İtalyan yarımadasının tek lideri olma hayaliyle binlerce askeri ve o zamanların Hintlilerden öğrenilmiş güçlü ve etkili silahı olarak görülen onlarca fil ile hareket etti. Savaş sırasında Pirus’un hesap etmediği kadar ağır kayıp yaşandı. En çok güvendiği silah olan filleri, gerilla savaşı yapan Roma’nın ilk hedefi olmuştu. Kızgın oklar ve mızraklarla yaralanan filler panikle Yunan askerlerini ezmiş, ordu düzeninin bozulmasına neden olmuştu. Savaş sonunda Pirus un 25 binlik dev ordusundan geriye birkaç sefil durumda askeri kalmış, değer verdiği komutanları da dahil olmak üzere yakın arkadaşlarını kaybetmiş ve alınan zaferin de pek anlamı kalmamıştı. Öyle ki savaş sonunda Pirus’un; ‘Romalılara karşı bir zafer daha kazanırsak, tamamen yok olacağız..‘ dediği rivayet edilir.
“Yüksek bedeller ödenerek kazanılan zafer gerçek bir zafer değildir” TDK’da Zaferin tanımı ‘savaşta kazanılan başarı, yengi’ olarak geçiyor ancak bu ölçütsüz bir tanımlama. Puma gibi zafer kazanmalı insan, harcayacağı güç ile kazancını oranlamalı, hesap ederek boş hayallerden vazgeçmeyi bilmeli. Zafer kazanmak geçici motivasyon kaynağıdır, geçici olan bir şeyin kazançtan çok zarar getirmesi, onu oyuncak yapar! ‘Pirus zaferi’ kazanmaktansa, geri çekilmek her zaman daha kazançlıdır…
Sevgilerle
#aptalpuma
Çok düşündürücü, geriye ket vurdum acaba ben bir yerlerde farkında olmadan aptal pumalık yaptım mı diye ? kim bilir belki hala yapıyorum farkında değilim 🙂
BeğenBeğen
Bazen ısrar etmeyip kolay pes ettiğimizden, bazen de vazgeçmeyip pire uğruna yorgan yakmaktan kaybediyoruz. Bu dengeyi sağlamak gerçekten kolay değil diye düşünüyorum.
BeğenLiked by 1 kişi
Çok doğru düşündüğünüzü düşünüyorum yazılarınız fevkalede ilgimi çekiyor heyecanla takip ediyorum 🙂
BeğenLiked by 1 kişi
Böyle bir konuda daha önce hiç bilgi sahibi değildim, kaleminize sağlık. Geçenlerde bir film izlemiştim, ‘The Flowers of Love,’ Christian Bale başrolde ve Çin Nanking’de ki vahşete dokunan bir film. Tavsiye ederim, saygılarımla,kolay gelsin.
BeğenLiked by 1 kişi