Sarıkamış…

Dünyanın bazı yerleri vardır, orayı bilenlerin ortak bir simge ile anımsadıkları. Mesela Mısır denilince ilk akla gelen şey “piramit”, Brezilya denilince “samba”, Paris denilince “aşk” ya da somut olarak Eiffel Kulesi v.s. Bizim ülkemizde ise bu simge genellikle “şehit”, “savaş” gibi trajik olayların uzantısı üzerinden oluşmuştur. Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa gibi şehirler başındaki sıfatı Kurtuluş Savaşı’ndan alırken, Çanakkale denilince akla ilk gelen şey “şehitlik” olmuştur. Aynı şekilde ne zaman “Sarıkamış”ı duysak 1. Dünya Savaşı sırasında yanlış strateji ve planlama sonucu tek kurşun atamadan donarak ölen ve sayısı net olarak tespit edilemeyen onbinlerce vatan evladını anımsarız.

Türk ve dünya tarihinde devlet adamlarının, komutanların ikbal, hırs, yanlış bilgi ve donanımı yüzünden kaybedilmiş sayısız savaş biliyoruz. Mesela Osmanlı Devleti’nin yenilmez olduğu mitini yerle bir eden İnebahtı Deniz Savaşı’nda, Osmanlı donanmasının başında bir kara askeri olan Müezzinzade Ali Paşa vardı. Haliyle tarihin en büyük deniz yenilgisi yaşanmıştı. Bu savaşta Osmanlı en önemli leventlerini kaybetmiş ve bir daha asla Akdeniz’e hakim olamamıştı. (Bu savaş sonunda donanmadaki gemilerini sağ salim İstanbul’a getiren tek kişi olan Kılıç Ali Paşa kaptan-ı deryalığa getirilmişti. Paylaşmayı çok istediğim bir yazıda bu Kılıç Ali Paşa’ya geri döneceğiz). Gene tarihin en büyük komutanlarından biri olarak kabul edilen Napolyon, 1812 yılında Rusya’ya sefer yaptığında ordusunda 500 bin asker vardı. Yoğun kış şartlarından dolayı çoğu askeri donarak öldü ve kalan 50-60 bin asker ile Fransa’ya geri döndü. Aslında Napolyon ile Sarıkamış’ta yaşanılan trajedinin baş sorumlusu olarak görülen Enver Paşa’nın hayatları birbirine çok benzer. Hatta Enver Paşa’ya, Napolyon’a duyduğu hayranlıktan dolayı “Küçük Napolyon” denmişliği vardır. Her ikisi de kısa sürede şöhret olmuş ve her ikisi de vatan kahramanı olarak görülmüştü. Bu kısa vadede gelen liderlik, peşinde kibiri de getirdi. Mesela Enver Paşa’nın aslında herhangi bir askeri başarısı yoktu. Saraya damat olmasının da etkisiyle 15 günde iki rütbe birden atlayıp “paşa” olmuş ve 1. dünya savaşı’na da başkomutan vekili olarak girmişti. Başkomutanın padişah olduğu düşünülürse, çok genç yaşta gelen bu ikbalin müthiş bir hırs ve kibir getirmemesi mümkün değildi.

Sarıkamış Harekatı’na katılan askerlerin çoğu güneyden gelen birliklerden oluşuyordu. Haliyle bölgede savaşmayı bırakın, yaşamak için bile yeterli teçhizatları yoktu. Hatta harekat başlamadan önce Enver Paşa şöyle bir konuşma yapmıştır: “Askerler! Hepinizi ziyaret ettim. Ayağınızda çarığınızın, sırtınızda paltonuzun olmadığını da gördüm. Lakin karşınızdaki düşman, sizden korkuyor. Yakın zamanda taarruz ederek Kafkasya’ya gireceğiz. Siz orada her türlü nan-ü nimete kavuşacaksınız. Alem-i İslam’ın bütün ümidi, sizin son bir himmetinize bakıyor”. Karadeniz üzerinden yapılacak mühimmat yardımı da Ruslar tarafından engellendiği için ordu tamamen çaresiz kalmıştı. Yüksek rütbeliler Enver Paşa’ya ısrarla bu harekatın gerçekleştirilemeyeceğini söylemiş olmasına rağmen Enver Paşa düşüncesinden vazgeçmedi ve ordunun büyük bir kesimi o topraklarda donarak can verdi.

Bu harekata tanıklık eden askerlerin anılarını okuduğumda inanılmaz bir ürperti hissediyorum. Mesela 9. Kolordu Kurmay Başkanı Yarbay Şerif İlden’in anlattıkları çok hazindir: “Konak yerlerinden karanlıkta hareket ettik. Birlikler sessizce kol başlarını birer ikişer izliyorlardı. Kol başlarında kılavuzlar vardı. Haritaya göre üç saat sonra biz doruk çizgisindeki boyun noktasını geçeceğiz sanıyorduk. İki katı uzaklıkta yol aldık, yine yokuştan kurtulamadık. Dağa çıktıkça çevrenin görüntüsü hem güzel hem de yabani bir biçim alıyordu. Her taraf derin ve yalçın derelerden oluşmuş gibi görünüyordu. Biz kar ve buz kayalarıyla örtülü olan bütün dereleri, tepeleri ve sonra birçok alçak dağları ayağımızın altında görüyorduk. Topçular bu dik ve derin karlı dağ yolundan nasıl çıkacaklar aklım ermiyordu Biz, zahmetle güçlükle fakat disiplin ve düzenden ayrılmayarak çıkıyorduk. En nihayet dağa çıktık. Bizi çok geniş ve uçsuz bucaksız sanılan bir kar yaylası karşıladı. Pek yorulmuş ve takatsiz düşmüştük. Tam yayla üstünde keskin bir rüzgâr ve şiddetli bir tipi başladı. O andan itibaren göz gözü görmez oldu. Kimsenin kimseye yardım etmesi ve söz söylemesi, sesini işittirmesi imkânı kalmadı. Uzun, sonsuz denecek kadar uzamış olan yol kolu dağıldı. Herkes kendi canının derdine düştü. Asker enginlerde, dere içlerinde, orman bucaklarında, nerede bir kara nokta, dumanı çıkan bir ocak gördüyse oraya saldırdı ve kolordu dağılıp eridi. Hala gözümün önündedir: Yol kıyısında karların içine çömelmiş bir er, bir yığın karı kollarıyla kucaklamış, titreyerek feryat ederek dişleriyle kemiriyor, tırnaklarıyla kazıyordu. Kaldırıp yola götürmek istedim, er önceki hareketlerini hiç bozmadı ve beni hiç görmedi. Zavallı cinnet geçiriyordu. Böylece şu uğursuz buzullar içinde biz belki on bin kişiden çok insanı bir günde karların altında bıraktık ve geçtik.”

Aynı yıllarda Fransa’nın Verdun’unda Alman ve Fransız askerleri savaştı. Her iki taraftan toplam 750 bine yakın insan öldü. Ne Türk askerini, vatandaşını ölüme gönderen Enver Paşa’nın, ne de Alman ve Fransız askerleri ölüme yollayan komutanların yaptığı şeyler tesadüf değildi. Savaş bittiğinde emperyalizmin görünmez eli, tetiklenmeye en müsait olan gençleri harekete geçirmek adına sömürmek istediği tüm topraklara Enver Paşa kalibresinde komutanlar getirmeye çalışmıştır. Bugün, özellikle Ortadoğu’da yaşanan sorunların da ana nedeni budur.

105 sene önce bugün sona eren Sarıkamış Kuşatma harekatında Allahuekber dağında ve yaylalarda can veren şehitlerimizi saygı ve minnet ile anıyorum. Onları düşününce kalbim üşüyor, karda bir saatte bile sızlayan parmak uçlarım aklıma geliyor ve olan bitenin hazinliğini ifade etmeye ne sözcükler ne gözyaşlarım yetmiyor…

Not: Fotoğraflar Sarıkamış şehitliğinde 29 Ekim 2019 tarihli Kars gezisinde çekildi. #Hacettepe75AA

#sarıkamış #enverpaşa #AllahuekberDağı #5Ocak1915

6 Comments

  1. Elifcim kalemine sağlık yazının sonunda seninde belirttiğin gibi 100 yıl önce yaşanan bu felaketin günümüzde farklı versiyonlarına tanıklık etmeye devam ediyoruz. Liyakattan uzak kadrolar emperyalizmin sadık hizmetkarlarıdır.Bugün Ortadoğu bataklığında yüzlerce vatan evladımızın can vermeye devam etmesi , dışa bağımlı sürdürülen güdümlü politikalarla mümkün olmakta.
    Atamızın yolundan ve kurduğu Cumhuriyet ilkelerinden hızla uzaklaşıp , araplaştırılmaya çalışılan şeratı açıkca isteyenlerin gücü ve erki ellerine geçirmesi Enver Paşa’nın düşüncelerinin günümüzde ete kemiğe bürünmesinden farklı birşey değil.

    Enver Paşa’nın Birinci Dünya Savaşı sonrasında gittiği mecburî sürgün sırasında kaleme aldığı mektuplarında şu ifadeler de, düşüncesinin “İslâm Devleti” olduğunu açık şekilde aksettirmektedir:

    “Muvaffak olursak Türkiye, İran, Afganistan birliği vücut bulmuş olur. Bu suretle kuvvetli bir İslâm birliğiyle bunun hayata geçtiğini görerek seviniriz” . Bu zihniyet gerek yüz yıl önce donarak ölen ,gerekse bugün onlarca vatan evladının yaşam haklarını yok edilme sebebidir . Bu zehrin panzehiri Atam sen ve kurduğun Cumhuriyet ilke ve inkilaplarındır . Vatan uğruna can veren tüm şehitlerimizin ruhu şad mekanları cennet olsun.

    Liked by 2 people

    1. Amin teyzeciğim ruhları şad olsun🙏🏻, emperyalist güçlerin çıkar emellerinin bedeli hep halk ödüyor. Dilerim böyle acıları hiçbir ulus yaşamaz tabii ki vuku bulan gerçeklerin yanında bu bir temenni.. Enver Paşa bu vebali aldığında ilk yaptığı şey gazetelere sansür uygulamak olmuş. Ne kadar tanıdık hikaye öyle değil mi? Yurtta sulh Cihanda sulh diyerek başka derinliklere girmeden sözlerimi noktalıyorum. Kucak dolusu sevgiler💝

      Liked by 1 kişi

    2. Bugün sana sadece teşekkür edecegim paylasimin için. Nuray hanimin yorumuna imza atacagim gururla.. ruhlari sad olsun minnetle 🙏🤲💜

      Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s