Okul yıllarımdan beri mümkün olduğu sürece yazılı bir eseri kitap halinde alıp okumayı tercih ediyorum. Özet, fotokopi ya da e-book gibi tercihleri kullanmaktan çok da haz almıyorum. Ama kimi zaman mecburen bu yollara başvurmak zorunda kaldığım oluyor. Mesela Fuzuli Bayat ve Minara Esen Aliyeva’nın ortaklaşa oluşturduğu Eski Türkçe Sözlük adlı kitaba bir türlü ulaşamıyorum.

Bu yüzden de şu linkten e-book şeklinde faydalanmaya çalışıyorum:
Kitabı okudukça geçmişle bugün arasında bağ kurup kimi kelimelerin geçirdiği evreleri kavramaya çalışıyorum. Kitapta bir kelime var ki çok ilgimi çekti. Eski Türkçede “beling” diye bir kelime var ve manası “korku” demek.

Buradan hareketle o kadar güzel bir kelime ortaya çıkarılmış ki araştırdığım kadarıyla diğer dillerde yer almıyor. Kelimemiz: “Uykudan korkuyla uyanıp sıçramak, irkilmek” anlamına gelen “belingle”. Bu kelime üzerinde biraz araştırma yaptım ve bugün kimi bölgelerde “benirlemek”, kimi bölgelerde “belinlemek”, “belin olmak” şeklinde söylendiğini öğrenmiş oldum. (Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde “belinlemek” şeklinde yer alıyor) Dünyada hemen her insanın hayatında en az bir defa başına gelmiş olduğunu düşündüğüm bu durumu “tek kelime” ile ifade etmek hem de bu kelimenin kendi dilimizde olduğunu öğrenmek çok hoşuma gitti ve bu tatlı heyecanı yazarak paylaşmak istedim 🙂
Madem yeni bir kelime öğrendim, o zaman o kelimenin zekatını vermeye çalışayım dedim 🙂 Konumuz “uyku”. Ortalama bir insan hayatının en fazla zaman ayırdığı bu eylem için en güzel yorumlardan birini Voltaire şu şekilde yapmıştır: “Tanrı, bize yaşamın zorluklarına katlanabilmek için iki şey bahşetmiştir: “umut” ve “uyku”. Bugün tıp bilimi şunu söylüyor: “Depresyonun ilk adımı uykudur”. Yapılan araştırmalarda depresyon belirtisi gösteren hastaların %80-85’i uyuyamamaktan, %15-20’si çok uyumaktan şikayet ediyormuş. Her ikisini de “düzensiz uyku” olarak kabul ettiğimize göre, bir insanın konforlu bir hayat sürmesinin temelinde “düzenli uyku” yatıyor. Hatta bilim insanları şöyle bir yorumda da bulunuyor: “Görece hiçbir problemi olmayan bir insan, düzensiz uyku sebebi ile depresyona girebilir”
Uyuyamamaktan şikayet edenlere pek çok farklı metod tavsiye edilir: Egzersiz yapmak, ılık süt içmek, sıcak banyo yapmak, koyun saymak v.s…

Benim yeni öğrendiğim yöntem ise şöyle: ismine “4-7-8 tekniği” deniliyor. Buna göre 4 saniye boyunca burundan nefes alıp 7 saniye o nefesi tutmak ve tüm nefesi 8 saniye boyunca ağızdan vermek. Bu yöntemi geliştiren Amerikalı doktor Andrew Well’e göre bu egzersizde ciğerler daha fazla oksijenle doluyor ve bu ekstra oksijen parasempatik sinirleri rahatlatıyor. Ayrıca bu yöntem anksiyeteye de iyi gelmekteymiş.
Uykudan uyandınız ve bir türlü kendinize gelemiyorsunuz. “Bir kahve içeyim de uykumu açayım” demek yerine mümkünse bir elma alıp yerseniz uykunuzun açılma süresinin daha erken olacağını görürsünüz 🙂
Son bir bilgi olarak şunu ekleyeyim: uykusuzluk sonucu şişen gözlere patates konulması tavsiye edilir ya, keramet patateste değil, patatesin soğuk olmasında 🙂
Herkese düzenli uykular dileğiyle…

Mutlu Pazarlar, sevgilerle💖
Uyku, vakitsiz geldiginde kaçılan, vakti geldiginde de, gelmiyorsa özlenen, beklenen.. uykuyu cok sevmeme rağmen yaşam şartları, belki de kendine ayırmak istedigin zaman dilimini uykudan fedakarlık yaparak karsiliyorum. Dolayısıyla bu uzun sürünce az uyuyan biri haline dönüştüm sanirim ..
Melatoninin salgilandigi o özel saatleri cogu zaman kaciriyorum.
Kalemine sağlık canim. Yine bilgilendirdin, yine kelime haznemi senlendirdin .. güzel pazarlar 😘🤗💜
BeğenLiked by 1 kişi
Elif hanim,
Uyku konusunda yaptiginiz yorum ve paylasiminiz harika! Benim kendi uygulamam nefes alma teknigi buna yakindir: Burundan karni sisirerek derin soluk alma ve sonra hepsini sonunda vermek seklinde… Ama sizin tavsiyenizi deneyecegim. Sagolun varolun.
BeğenLiked by 1 kişi