“Gerçekler değiştiğinde fikirlerim değişir” diyor John Maynard Keynes ve şunu soruyor: “Peki siz ne yaparsınız?”

Normal şartlarda insanlar inançlarına, dünya görüşlerine v.s dair “kanıt” düzeyinde yeni bilgiler öğrendiğinde, eski bilgilerini ya da inançlarını “yeni”ye göre düzenlemesi beklenir. Tabii bu her zaman mümkün olmuyor. 2006 yılında Brandon Nyhan ve Jason Reifler isminde iki Psikolog, Irak’ta kitle imha silahlarının bulunduğuna dair uydurma bir makale yayınlamış. Sonrasında bu bilginin yalan olduğuna dair bir makale daha kaleme alınmış. Savaşa karşı olanlar ilk makaleyi görmezden gelerek ikinci makaleyi sahiplenirken, savaş yanlıları ikinci makaleyi reddedip birinci makaleye sahip çıkmışlar. Buna benzer birçok araştırma daha yapıldıktan sonra görülmüş ki insan eğer bir düşünceye sıkı sıkıya bağlıysa, karşısına farklı bir argüman geldiğinde o düşünceye daha güçlü bir şekilde bağlandığı görülmüş. Bu duruma Psikoloji’de “Backfire Effect” yani “Geri Tepme Etkisi” adı veriliyor.
Backfire Effect’in en baskın olduğu alan elbette siyasi arena. Ama ben başka bir alandan bahsetmek istiyorum. Bilindiği gibi son günlerin ana konusu Covid-19 aşısı. Son yıllarda tüm dünyada “aşı karşıtı” insan sayısı hızla artmakta. Bu kadar saçma bir tutum nasıl oluyor da karşılık buluyor hiç anlayamıyorum. Çocuk yaşlarda okuduğum Ömer Seyfettin’in Kaşağı adlı kitabında kuşpalazından(difteri) ölen bir çocuğun hikayesi anlatılıyordu. Çocukluğumun kabusu bu hastalıktı ve neyse ki çevremde kimse bu hastalığı yaşamamıştı. Zihnim gelişmeye başlayınca anladım ki bu kitleleri mahveden hastalığı “aşı” ile önlemiştik. 1940-50 arası onbinlerce çocuk “çocuk felci”nden dolayı ölürken, bugün çocuk felci neredeyse bitme noktasına geldiyse işte sebebi sadece aşıdır. Son yıllarda kızamık sayılarında tekrar artış başladı ve bunun birincil nedeni “aşı karşıtlığı”.

1998’de The Lancet dergisinde bir gastroenterolog olan Wakefield’in KKK (Kabakulak, kızamık ve kızamıkçık)aşısıyla Otizm arasında bir ilişki olduğunu göstermeye çalışan 12 vakalık serisi toplumda kafa karışıklığı yaratmış. Çalışma bilimsel olarak incelendiğinde hipotezin kanıtlanmadığı ve daha sonra da ailelerden bunu yapmak için para aldığı v.s çıkar çatışmaları olduğu görülmüş, çalışma dergiden çıkarılmış, doktorluk yapması da yasaklanmıştır. Wakefield’in bilimsel sahtekarlık yaptığı, araştırmalardan çeşitli faydalar sağladığı da ayrıca bir dergide rapor olarak yayınlanmıştır. Yapılan tüm bilimsel çalışmalarda da KKK aşısı ile otizm arasında bir ilişki bulunmamasına rağmen medyanın, sağlık çalışanlarının yanlış tutumları nedeniyle aşılama oranları düşerek salgınlar yaşanmıştır. İşte Backfire Effect dediğimiz şey tam olarak bu. Aşı ile otizm arasında korelasyon olmadığı halde bu makaleyi hala referans kabul edip aşı karşıtlığını şiddetle savunmak.
Covid-19 aşılarında ise durum biraz farklı. Amerika’da bulunan Pew Araştırma Merkezi’nin 10 bin katılımcı ile yaptığı bir çalışmada, katılımcıların (%49) onaylanacak olan COVID-19 aşısını kesinlikle ya da büyük olasılıkla yaptırmayacağını söylüyor. “Kesinlikle yaptırırım” diyenlerin oranı sadece yüzde 21. Bu anket ile elde edilen dikkat çekici bir bulgu da katılımcıların dörtte üçünün (%71) aşının güvenilir ve etkili olduğunun tam olarak anlaşılmadan onaylanacağını düşünüyor olması.
Aynı şekilde İngiltere’de 30 binden fazla kişiyle yapılan araştırmada aşı yaptırmakta kararsız olanların sayısı %32
https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3716874
Araştırmalarda dikkat çeken bir nokta ise şu: bu aşıya karşı en güvensiz bakan kesim sağlık çalışanları. Bu kişilerin grip, kızamık, çiçek v.s gibi aşılarla bir sorunu yok. Durum sadece Covid-19 aşısıyla alakalı. Bunun için de hemen hepsi benzer sebepler sunuyor. Bir defa tüm dünyada hükümetler bu süreci iyi yönetemedi. Başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere diğer sağlık otoriteleri, bilim insanları çelişkili açıklamalarda bulundu. Mesela maske takıp takmama konusu bile 3-4 defa “gerekli”, “gereksiz” noktasında tartışıldı. Ya da bizdeki Ercüment Ovalı gibi kimi profesörler bilimsel makale ile değil de twitter üzerinden “aşıya başladık” gibi gönderiler yazdığı için çoğu kişide güvensizlik oluştu.
Şu anda ön planda olan Çin ve Alman aşısı olmak üzere iki aşı bulunuyor. Birkaç bilim insanının açıklamalarına baktım, Çin aşısını kullanmayacağını ama Alman aşısını mutlaka kullanacağını belirtiyorlar. Oldu mu bir kutuplaşma daha 🙂
Aşı Olurum Aşı karşıtıyım
Aşı olurum (Covid aşısı hariç)
Aşı olurum (Covid de dahil ama Çin olmaz)
Backfire Effect’e gönül verenleri yok sayarken, bütün aşılara karşı olanları Allah’a havale ediyor, benim gibi sadece Covid aşısı konusunda kafası karışıklıklara sabır diliyorum 🙂
Sevgilerimle 💖
Elifcim en güncel konuya parmak basan yazın için kalemine sağlık . Buz dağının görünen yüzü aşı karşıtları , veya aşıyı savunanlar, Çin mi olsun ,Alman mı olsun . Çin aşısı için kısıtlı miktarda anlaşılmış henüz oda ortada yok gelecek bekleniyor…..Birde buzdağının altına bakalım Cumhuriyet kurulmuştu. Ülke, toptan yenileşme ve çağdaşlaşma yolunu seçmişti. Onun için ülke gereksinimi olan fabrikalar art arda yapılarak Türk halkının hizmetine sunulmaya başlamıştı .Bunlardan biri ya da en önemlisi de 27 Mayıs 1928’de kurulan Türkiye’nin ilk ve tek “HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI” olan Dr. R. Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü idi. Bu enstitünün amacı, hızla yayılan enfeksiyon (COVİD-19 gibi) hastalıklarıyla mücadele etmekti. Aşı konusunda dünyaya örnek gösterilmişti. Ama ne yazık ki Türk Halkının sağlığının sigortası ve teminatı olan bu güzide kurumun, önce Aşı Üretim Enstitüsü, Bakanlar Kurulu Kararı ile 2004 yılında KAPATILDI. Cumhuriyetin yokluklarla kurduğu ve Türk halkına gözü gibi bakan bu stratejik. Dr. Refik Saydam Hıfzıssıhha Kurumunun tamamı da: 2. Kasım. 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 663 sayılı kararname ile kapısına KİLİT vuruldu . Çok yazık !…
BeğenLiked by 1 kişi
Kalemine sağlık canim. Güncel, hassas bir konuya dikkatimizi çektin yine var olasın.. son yıllarda aşılama ile ilgili iki kutup denilen gruplarin ortak reddi beni cok sasirtiyor. Bir grup inanclari nedeni ile redde giderken, diger grup ise komplo teorilerine itibar ediyorlar sanirim.
Ben de covit asilarina tereddüt ile yaklassam da, asi buldugum anda yaptiracagim.. bu belayi el birligi ile ancak bitirebiliriz..
BeğenLiked by 1 kişi
Yine onemli bir konu ve tam isabet Elif. Bravo! Bu Covid asisi konusunda internette dolasan ve cogu tip doktorlarinin gorusleri benim de bu asiya karsi olmamda etkili oldu desem yalan olmaz. ABDde yasayan biri olarak diger ulkelerde olani biteni biraz daha sansursuz gorebiliyoruz ama tam degil. Bill Gates ve onun adini tasiyan orgut bu virusun olacagini taa 2015 yilinda biliyordu ve bunun patentini aldigi soyleniyor. Ustelik burda bircok hekim bu virus hastalarini cok ucuz ve 100 de 100 basariyla kendi kliniklerinde tedavi ettiklerini ve asiya gerek olmadigini Washington da State Capitol onunde acikca soyledi ama kimse dinlemedi… Ben inanmiyorum bu asiya ve inananlara hic bir sozum olmaz. Iyi Pazarlar.
Aydin Erturk
BeğenLiked by 1 kişi