Dokuz yaşında geçirdiği bisiklet kazası sonrası epilepsi nöbetleri geçirmeye başlayan Henry Molasion, 20’li yaşlarına geldiğinde artık bu nöbetlerle başa çıkacak gücü kendisinde bulamaz. Tedavi gördüğü hastanede, bir beyin cerrahının tavsiyesi ile operasyon geçirir ve Henry Molasion’un “hipokampüs” ve “amigdala”sının büyük bir kısmı alınır. Bu ameliyat Molaison’un epilepsi nöbetlerini bitirmiş ama çok daha ciddi bir soruna sebep olmuştur. Şöyle ki: hipokampüs, hatıraların kalıcı olmasına sebep olan bölgedir. Yani hipokampüse ulaşmayan bilgi buharlaşıp yok olmaya mahkumdur. Hipokampüsünün önemli bir kısmı alındığı için Henry Molaison artık “yeni” olan hiçbir şeyi hafızasına atamamaya, bir anlamda “anı biriktirememe”ye başlar. Ameliyat öncesi yaşadığı hayatı büyük ölçüde hatırlıyor olsa da, gün içinde yaşadığı hiçbir şeyi hatırlayamaz duruma gelmiştir. Hani zihinsel yorgunluğumuzu ifade etmek için “sabah ne yediğimi bile hatırlamıyorum” deriz ya, Henry bunu “gerçek” anlamda ölene kadar her gün yaşayacaktır.
Tıp literatüründe “HM vakası” olarak yer alan bu durumun başka örnekleri de var elbette. Üzerinde biraz düşününce ne dehşetengiz, nasıl zorlu bir yaşam olduğunu düşünüp ürküyorsun. Mesela yaşadığı sorun ile alakalı araştırma yapan Nörolog Suzanna Corkin, her gün Molaison’u ziyaret ettiğinde tekrar tekrar kendini tanıtmak zorunda kalıyormuş. Sadece geçmişte yaşamak zorundasın. Asla yeni biriyle tanışamayacak, arkadaş, dost, sevgili olamayacaksın. İzlediğin film, dinlediğin müzik, yediğin yemek, gördüğün herhangi bir yüz kısa süre içinde yok olacak. Aynaya her bakışında kendini dahi tanıyamamak… Çok zor.
“Beyin”, sırlarla dolu, büyülü bir bölge. Dünyayı yerinden oynatabilecek güçteki tek kas. Sadece insanlardaki de değil. İşte baharı müjdeleyen göçmen kuşları, kilometrelerce mesafeden kendi buldukları güzergahı kullanarak ülke semalarında süzülüyorlar. Bizler gibi navigasyon kullanmıyorlar ya da onlara yardımcı olan bir “kule” yok. O göç yolundan milim sapma göstermeden nasıl oluyor da tam adrese gelebiliyorlar? On iki sene önce gene bir göç mevsiminde tekneye gelen; aralarında hiçbir bilimin, ilimin açıklayamayacağı şekilde bağ oluşan ve bu on iki sene boyunca fire vermeden kavuşan Adem Amca ve leylek Yaren bu sene gecikmeli de olsa iki gün önce buluştular.

Adem Amca ve Yaren’i birkaç yıldan beri ben de merakla takip ediyor, gelip gelmediğine dair bilgi sahibi olmaya çalışıyorum. Ne zaman kavuştuklarını görsem Fuzuli’nin o meşhur şiirinin iki satırını anımsıyorum:
“Aşk imiş her ne var alemde
İlim bir kıyl-ü kaal imiş ancak”
Gene Fuzuli’ye ait şöyle bir söz var: “Karıncayı bile incitmem deme! ‘bile’den incinir karınca; söz söylemek irfan ister, anlamak insan”. Ne kadar istemesem de “bile”yi kullanmak zorunda kalıyorum: leylek bile “sevgi”den, “vefa”dan anlayabiliyor ve aynı şekilde karşılık verebiliyorken biz niye sevgimizi göstermekte cimri davranıyor, “vefa”yı sadece semt adı olarak kullanıyoruz?
Sevgi, umut ve leyleklerden bahsetmiş iken, her Mart leylek gördüğüne sevinenlerden biriyim. Eski bir Balkan geleneği olan Marteniçkamı Mart başında takıyorum. Kırmızı ve beyaz ipliklerle yapılan bilekliğin doğanın canlanmasını simgelediği, sağlık, mutluluk ve şans getirdiğine inanılıyor. Baharın müjdecisi olan leylek veya kırlangıç görülürse bilekten çıkartılıyor ve meyve veren bir ağaç dalına asılıyor. Geçen hafta bindiğim bir taksicinin: “Mutlu olmak istiyorsanız gökteki leyleklere bakın” sözleriyle havada gri bulutlarda süzülen bir leylek sürüsüyle karşılaştım. Anlayacağınız leyleği değil leylekleri havada gördüm 🙂 Muzaffer Marteniçkam da bahçemizdeki ekşi eriğin çiçekli dallarını süslemeye başladı..

Ne diyordu Sait Faik:” Bir insanı sevmekle başlayacak her şey”
Sevgiyle kalın..
İyi Pazarlar.
Balıkçı Adem ve Yaren leylek öyküsünü geçenlerde bir arkadaşım yolladı ve İnan gözlerim yaşardı. Hayvanlardan aslında öğrenecek çok şeyimiz var; karşılıksız sevgi ve sadakat bunların başında geliyor. Ülkemiz insanının yeniden birbirine sevgiyle ve sadakatle bağlı olarak yaşama refleksine yeniden dönecektir. Iyi haftalar.
BeğenLiked by 1 kişi