Yarım Bütünden Fazladır!

İnsanları ve insanlara dair duygu, düşünce, davranış gibi aksiyonları fazlasıyla önemseyip merak ettiğim için sık sık Psikoloji bilimine ait okumalar yapıyorum. “İnsanı ve hayatı kitaplardan mı öğreniyorsun” gibi bir soru gelebilir elbette. Ama bilim de -özellikle Psikoloji- yaşanmışlıklardan bağımsız hareket etmiyor ki. Yıllar süren gözlemler, araştırmalar sonucunda temelleniyor fikirler. Bazı duygular ve düşünceler ten, din, dil, ırk, yaşadığı coğrafya fark etmeksizin ilk insandan beri hep benzerlik göstermiştir. İşte bunlardan birisi bugün Psikoloji biliminde Zeigarnik Etkisi olarak bilinen fenomen. Rus Psikolog Bluma Zeigarnik, doktorasını yaptığı Berlin’de, hocası Kurt Lewin ve birkaç psikolog ile birlikte gittikleri restaurantta garsonların henüz hesabı ödememiş müşterilerin siparişlerinin detaylarını, hesabı ödemiş olanlardan daha iyi hatırladıklarını fark ederler. Garsonlar siparişleri sadece servis süresince hatırlıyorlar ve servisi tamamladıklarında siparişler hafızalarından buharlaşıp uçuyor. Bu durum Zeigarnik’in henüz tamamlanmamış işlerin bellekte farklı bir konumu olup olmadığını ve bitmiş işlerden daha iyi hatırlanıp hatırlanmadığını merak etmesine yol açar. Hocası ile bu konuda çeşitli gözlem ve deney yaparlar. Sonuç olarak “bireyler tamamlanmamış veye kesintiye uğramış şeyleri, tamamlanmış şeylere nispetle daha kolay hatırlar” diye tanımlanan Zeigarnik Etkisi, Psikoloji biliminin literatüründe yer alır.

Zeigarnik Etkisi ile hayatımızın pek çok alanında karşılaşıyoruz. Yarım kalan aşkların akıldan çıkmamasının, bir ya da birkaç neslin radyo başında dinlediği “Arkası Yarın”ın bu kadar ilgi görmesinin, haberlerdeki “az sonra”ların, sinema filmlerinin fragmanlarının, bir sınavdan çıktıktan sonra ilk akla gelenin yapılamayan ya da tereddütte kalan sorular olmasının v.s arkasındaki neden tam olarak bu etkinin yansımalarıdır.

Zeigarnik Etkisi literatürde 100 senedir yer alsa da ilk insandan beri bu durum hep vardı. Milattan Önce 8. yüzyılda yaşamış ve didaktik şiirin babası olarak bilinen Hesiodos’un, yazının başlığı olan “yarım, bütünden fazladır” sözünün içerdiği anlam tam olarak bunu ifade etmiyor mu? Ne Hesiodos’u, ne de Zeigarnik’i tanımadan yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşayanların diline yerleşmiş “aklımda kalacağına midemde kalsın” sözünü söyleyen bir kişi aynı şeyden bahsetmiyor mu? İlk paragrafta söylediğimi tekrar edeyim: “bazı duygular ve düşünceler ten, din, dil, ırk, yaşadığı coğrafya fark etmeksizin ilk insandan beri hep benzerlik göstermiştir”. Sözler, dönemler, olayların geçtiği yerler farklı olsa da başroldeki “insan” ve o insana ait özelliğe yapılan atıf. Yani bir nevi Horatius’un söylediği ve Karl Marx’ın Das Kapital’inin Önsöz’ünde de yer alan “anlatılan senin hikayen” sözü gibi, burada da “anlatılan senin duygun”.

Peki Zeigarnik Etkisi’ne sebep olan bir şey yaşadığımızda ne yapmalıyız? Tabii ki ben bir Psikolog değilim ama şunu anlayabiliyorum ki öncelikle ataların sözlerine kulak verip “bugünün işini yarına bırakma”mayı öğrenmek gerekiyor. Zihni meşgul edebilecek yarım kalmışlıkları bitirmeye gayret göstermeli. Mesela gün içinde dilinize bir şarkının takılıp kaldığı olmuyor mu? Bu baş belası durumdan kurtulmanın tek yolu, nakarat kısmına takılmadan şarkının tamamını söylemek. Şarkıyı tamamlandığınızda artık mırıldanmayı da bırakmış olacaksınız.

“Tamamlanmamış”ın, “eksik” olanın, “yarım”ın, “bütün”den fazla olması durumunu daha derinlikli bir şekilde bir başka yazıda paylaşmaya çalışacağım.

“Eksik bir şey”lerin olmadığı/kalmadığı Pazarlar diliyorum…

www.youtube.com/watch

https://www.youtube.com/watch?v=0L7i5Ta53Cg

Sevgilerle💖

3 Comments

  1. Elifcim kalemine sağlık . Planlayıp yapamadığımız ama yapmaya gücümüzün yettiği yarım kalan tüm projelerimiz için , zihnimizi arka planda meşgul etmeye devam eden yazındaki Zeigarnik etkisini sonlandırmanın en iyi yolunun yarım kalanı tamamla ve kurtul” dan geçtiğine inanıyorum. Ama birde yapmaya gücümüzün yetmediği yoran üzen ve hiç hatırlamak istediklerimiz var ki onlar içinde “keşke “ demekten başka yol bulamıyoruz malesef.

    Liked by 2 people

  2. İyi pazarlar çiçek kız 🌸. Ben de “yazi var, kisi var, ne acelesi var” diye karşıt görüş bildireyim 😁 saka bi yana, insanın yazılımı öyle güçlü ki, bu yazılım da görev tamamlama odaklı diye düşünüyorum. Nihayetinde insan olmayi basararak bu hayattan ayrilmaksa amac, yuklendigimiz her görevi yerine getirip level atlamak, yerine getiremedigimizde biliyoruz ki bi sonraki asamaya gecme sansimiz azalacak… Ohh çok şükür aksam olmadan yorumumu girebildim. Görev tamam 😁😘💜 kalemine, aklına sağlık 🙏

    Liked by 1 kişi

  3. Elif Hanım, sürekli içinde düşündükçe kaybolduğum aklımı kurcalayan problemin bilimsel yanını nihayet sizinle görmüş bulunmaktayım. Yazdıklarınıza harfi harfine katılıyorum: Eksik kalan şeyler unutulmuyor…

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s