Mitolojik hikayeyi bilmeyen yoktur: Prometheus, insanı yaratmış ve tanrıların kullandığı ateşi çalıp insanlığın hizmetine sunmuştur. Ateş ve akıl insanları hem güçlendirmiş hem de kibir sahibi yapmıştır. Bu duruma sinirlenen Zeus, ilk defa ölümlü bir kadın yaratmış, diğer tanrı ve tanrıçalar kendilerinden birer parça eklemiş ve bu şekilde dünyaya yollanmıştır. Zeus, Pandora ismindeki bu kadına bir de kutu vermiş ve içinde kötülük, ızdırap, hastalık, riya v.s gibi özellikler olan bu kutuyu hiçbir zaman açmamasını söylemiş. Pandora, “merak”ın da etkisiyle kutuyu açmış ve insanları felakete sürükleyecek bütün duygular bir bir dışarı çıkmış. Pandora yaptığı hatayı anlamış, kutuyu kapatmak istemiş ama kutuda sadece “umut” kalmış. Bu anlatıdan esinlenen Nietzsche de “Umut son kötülüktür, işkenceyi uzatır” gibi bir laf etmiştir.

Nerdeyse bütün inançlarda “kadın”ın bir imtihanmış gibi sunulmasından, “merak” duygusunun sadece kadına has olarak kabul edilmesinden dolayı rahatsızlığımı dile getirmeden “umut” üzerine, özellikle “siyasetçiler”in yaptığı “umut tacirliği” üzerine birkaç şey söylemek istiyorum:
Geçtiğimiz hafta Devlet Başkanımız: “Cuma günü çok büyük bir müjde açıklayacağım” dedi. (Televizyonlardaki “az sonra”lar tarzı bildirimler ne kadar revaçta, şaşıyorum doğrusu. Hadi magazin dünyası böyle şeye meylediyor da sanatın, siyasetin, bilimin bu tip söylevler eşliğinde gündemi belirlemesini aklım, mantığım almıyor. Bir benzerini Prof.Dr. Ercüment Ovalı da yapmıştı. Tüm dünyayı etkisi altına almış Covid-19 için “23 Nisan” diye twit atmış, insanları umutlandırmış sonrasında da daha önce birçok ülke tarafından araştırma konusu olmuş bir şeye işaret ederek “çalışmalarımıza göre Dornaz Alfa bu hastalığıa iyi gelecek” gibi bir şey yazmıştı. Sonuç ne? Kendi alanında gayet başarılı olan bir profesör insanların alay konusu oldu.

Bu müjde haberinin ardından dört bir yerde: “Ülkenin ekseni değişecek, tüm dünya Türkiye’ye göre pozisyon alacak”, “Dışa bağımlılık sona erecek”, v.s yorumları yapıldı. Hatta Berat Albayrak: “Bundan sonra cari fazla vereceğimiz, döviz fazlasını konuşacağımız döneme girdik” dedi.

Cuma günü geldi çattı ve “müjde” açıklandı: Bugünkü hesapla ancak 6 sene yetebilecek bir doğalgaz yatağı bulundu. Çalışmaları ve bulunan rakamı hiç küçümsemiyorum ama akıl var mantık var, bu rakam (daha kesin tespit bile yok ortada ama biz var olduğunu hesap edelim) bizi dünya sıralamasında ancak 32. sıraya koyuyor.

Dünyadaki doğalgazın ancak %0,16’sına sahip olmak nasıl bir eksen kaymasına sebep olabilir? Bu konuda hiçbir altyapımız yok, mutlaka Rusya, İran, Katar, Norveç gibi ülkelerden yardım almak zorundayız. Böyle bir yatak olsa bile çıkartma maliyeti ne kadardır, dağıtımı mümkün müdür hiçbir şey belli değil ama yöneticilerimiz için bunların önemi yok, dünya bizi konuşacak, cari fazla verilecek 🙂
Olayın bir başka yönü ise bu doğalgaz çıkartma işleminin 2023’de gerçekleşmesi. Bu 2023 yılı da Marduk yılı gibi sanırım. “Yerli otomobil TOGG hazır ama 2023’de üretim yapılacak”, “Ekonomi uçuşa geçecek ama 2023’den sonra”, “Yeraltı kaynaklarını işletime sunacağız ama 2023’den sonra”, “Doğalgaz çıkartacağız ama 2023’den sonra”… Bir “müjde”, bir “vaat” bir “haber” 2023’ü gösteriyorsa ciddiye alınacak hiçbir tarafı olmuyor benim için. Kaldı ki ben sıradan bir vatandaşım, ikna edilmesi gereken bir yer varsa o da “piyasa”. Aşağıdaki fotoğrafa bakın, müjde açıklanmadan önce altın fiyatı ne kadar, açıklandıktan sonra ne kadar. Aynı şekilde dolar da açıklama öncesi 7.20 iken, açıklama sonrası 7.35’e dayandı. Kim inandı, kim ikna oldu?

Çocukluğumda da buna benzer bir “umut” vardı. O yıllarda televizyonlarda, gazetelerde her gün mutlaka GAP gündeme gelir ve bu proje sayesinde ülkenin çağ atlayacağı, Türkiye’nin tarımda dünyada 1. sıraya geçeceği, fakirliğin tamamen ortadan kalkacağı söylenir dururdu. Hatta o yıllarda TRT’nin bir kanalı da TRT-GAP’tı. Sonra ne oldu, GAP bitti ve ne ülke çağ atladı, ne fakirlik kalktı. O yıllarda Hayat Bilgisi dersimizde “Türkiye, kendi kendine yeten 7 ülkeden biri” diye öğrenmişken, şimdi buğday, mısır, şeker ithal eder olduk. Ve dün itibariyle Venezuela’dan peynir ithaline de başladık. Ben GAP tacirliği ile büyüdüm, anlaşılan o ki çocuklarım da doğalgaz tacirliği ile büyüyecek. Çünkü iktidar basını tarafından her sene bir yerde bir doğalgaz yatağı bulunup duruyor. Keşke bulunsa, keşke cari açığın birincil sebebi olan enerjide dışa bağımlılık ortadan kalksa. Ama işte bunlar siyasi yalan, umut tacirliği olmaktan öteye varamıyor.
Ne tuhaf, mevcut iktidar partisinin geldiği anlayışa sahip Demokrat Parti de 1957 yılında Trakya’da petrol bulundu haberi verdirmiş. 50 seneyi aşkın bir zamandır mütemadiyen petrol bulan bir millet olmak da ancak bizim gibi seçkinlere yakışırdı 🙂

Gününüz asparaGAZ olmayan mutluluk ve keyifle geçsin, iyi pazarlar diliyorum.
Sevgilerle 💖
Maalesef her dönem kullanılan bir argüman olarak klişeleşmiş bir hastalık bizde
BeğenLiked by 1 kişi
Maalesef, piyasaların ve toplumun buna ihtiyacı oldu. Keyifli Pazarlar, çok teşekkür ederim İsmail bey🙋♀️
BeğenLiked by 1 kişi
Kalemine, aklına sağlık prensesim. Artık yorum yapmaya gücüm yok. O “2023” beni cok korkutuyor..
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkür ederim Nesrinim, yorumsuz’uz diyelim. Umarım her şey daha iyi olur öpüyorum çok ❤️
BeğenLiked by 1 kişi