TOLSTOY’UN BİSİKLETİ (1)

Büyük yazar Lev Tolstoy, 7 yaşındaki oğlu Vanichka’nın ölümüne o kadar üzülür ki, dünyaya küser ve münzevi bir hayat yaşamaya başlar. O günlerde Moskova Bisiklet Severler Derneği, kafasının dağılmasına vesile olabilir diyerek kendisine bir bisiklet hediye eder. Bu olay yaşandığında Tolstoy 67 yaşındadır ve daha önce hiç bisiklete binmemiştir. 67 yaşında bisiklet sürmeyi öğrenen Tolstoy’dan yola çıkarak Psikoloji, Sosyoloji, Felsefe gibi bilimler, toplumun “Bu yaştan sonra yapılır mı?”, “Artık çok geç” gibi belirli bir yaştan sonra bir şeyleri öğrenme, bir şeylerle uğraşma durumlarını “Tolstoy’un Bisikleti” kavramı ile örneklendirmeye çalışmaktadırlar.

Tolstoy’un bisikleti Moskova müzesinde sergilenmektedir.

Covid-19 ile beraber en çok duyduğumuz sayılardan biri sanırım 65. Ne zaman bir karar alınsa “65 yaş”a atıf yapılıyor. “65 yaş üstündekiler sokağa çıkmasın”, “65 yaş üstündekiler izole olsun”, “65 yaşındakiler seyahat etmesin” v.s… Bu durumun arka planında “65 yaş üstü yaşlıdır”, “65 yaş üstü ölüme yakındır” gibi saçmasapan bir düşünce var. İşin hazin tarafı 65 yaş üstü insanların da bunu benimsiyor olması. Normalde 2-3 haftada bir mutlaka ziyaretimize gelen anne ve babam, Covid-19 başladığından beri olağanüstü durumlar hariç gelmemeye başladılar. Oysa 5 yaşındaki, 15 yaşındaki, 35 yaşındaki ne kadar riskli ise, 65 yaş da o kadar risklidir. Covid-19’dan daha riskli ve zararlı bir şey varsa o da genelde tüm insanların, özelde 65 yaş üstünün yaşam enerjisini ellerinden almaktır. Demek ki Tolstoy bugün yaşıyor ve de 67 yaşında olsaydı belki bisiklet kullanmasını öğrenemeyecekti. Demek ki 70 yaşında Süleymaniye Camisini, 86 yaşında Selimiye Camisini yapan Mimar Sinan bugün o yaşlarda yaşıyor olsaydı bu muhteşem eserlerden mahrum kalacaktık. Demek ki dünyaca meşhur, Hıristiyanlığın en büyük kilisesi olarak bilinen Aziz Petrus Bazilikası’na 70 yaşındayken mimar olan ve ölene yani 89 yaşına kadar bu Bazilikanın yapımı ile uğraşan Michelangelo bugün yaşıyor olsaydı bu yapıyı göremeyecektik…

Bedenine ve ruhuna gerekli özeni gösteren, içinde yaşama, öğrenme, öğretme, faydalı olma gibi hislere sahip bütün insanlar için hiçbir şeyin “yaş”ı olamaz. İşte yukarda iki-üç örnek verdim. Ki bu örnekler bu kadarla sınırlı değil. Alman yazar Goethe, en bilinen eseri Faust’u yazdığında 82 yaşındaydı. Afirkalıların “beyaz sihirbaz” diye tanımladığı Nobel ödüllü  Alman doktor Albert Schweitzer’in gençlik yıllarındaki tek amacı Afrika’daki insanların hayatını kurtarmaktı. Bu yüzden tıp eğitimi aldı ve 38 yaşından itibaren Gabon’da insanlara yardım etmeye başladı. Kendi açtığı hastanede, vefat ettiği 90 yaşına kadar ameliyatlara katıldı. Bugün 106 yaşında olan Muazzez İlmiye Çığ, hala dünyanın kabul ettiği en değerli Sümerolog’dur. Operada en fazla gösterimi yapılan oyunlardan olan Othello’yu besteleyen İtalyan bestekar Verdi, bu besteyi 75 yaşında yaptı. Çok iyi anımsıyorum, 2014 yılında yabancı basında şöyle bir haber vardı: Amerika’da Anna Stoehr isminde bir kadın Facebook’a üye olmak ister. Doğum tarihi 1900’dür ama Facebook’ta o yıl doğum tarihi kısmı 1905’den başlıyordu. Mecburen yaşını 99 olarak girer ama Facebook şirketine “gerçek yaşımı kullanmak istiyorum” temalı bir mail atar. Yani Anna Stoehr şunu haykırıyordu: “Hâlâ yaşıyorum”… “Hâlâ yaşıyorum”, ne güzel bir başkaldırı, ne muhteşem bir manifesto. “Yaş”ın sadece bir rakam olduğunun dışavurumu.

Bir toplumun kullandığı dilde var olan kelimeler, o topluma dair yaşantıyı, anlayışı da içinde barındırır. Mesela bugün “ihtiyar” kelimesini duyduğumuzda zihnimizde avurtları çökmüş, yüzü kırışık dolu, bir elinde baston bir insan tasavvur ediyoruz. Oysa “İhtiyar” Arapça kökenli ama artık Türkçeleşmiş bir kelime. İhtiyar’ın asıl anlamı “seçkin”, “hayırlı”dır. Hatta “kırsalın millet meclisi” diye tanımlayacağımız “ihtiyar heyeti” de aslında köyün muhtarı, köyün öğretmeni, köyün imamı gibi seçilmiş kişilerden oluşur. Ama çoğu kişi ihtiyar heyetini “köyün yaşlıları” olarak biliyor 🙂  İşte bu algı çok yeni. Eskiden seçkin olduğu düşünüldüğü için “ihtiyar” diye tanımlanan 65 yaş üstü, şimdilerde işe yaramaz, bir şey üretemez, sırtımızda yük, kambur gibi haksız ve anlamsız bir yargıyla karşılaşıyor. Oysa Bernard Shaw ne güzel söyler : “Yaşlanmadan akıllanmayı çok isterdim”…

Ben 65 yaş üstü tanıdıklarımla konuşmaktan son derece keyif ve feyz alırım, kıymetlidir benim için. Pandemiden hemen önce annemler ve sınıf arkadaşlarıyla yaptığım Kars gezisi, o ana kadar katıldığım tüm turları dinamizm, dakiklik ve kaliteli zaman açısından geçmiştir. Kimse ne yürümekten, ne erken kalkmaktan, ne de rehberin uzun uzun verdiği tarihi bilgilerden şikayet etmiş bilakis her şeye doğal merak ve ilgi gösterebilmişlerdir. Gezide daha net anladım ki, ihtiyarlar gençleri cebinden çıkarır.. (100. yaşınızı birlikte kutlamak dileğiyle 🙏)

Hâla fırsatınız varsa “ihtiyar”ı algıladığınız değil, gerçek manasıyla idrak edip kullanarak yaşamayı deneyin isterim.

Keyifli Pazarlar,

Sevgilerimle 💖

Devam edecek….

16 Comments

  1. Ne güzel anlatmissin yine 👏👏 tehlikeli, hedef kitle olarak görüldüğünü düşündüğümüz grup.. +65 tarihe tanıklık edendir. +65 gençliğe aktarım yapandır. +65 in kızağa alinmasi demek bir agaci köklerinden budamak demektir..
    Kalemine saglik, nice uzun, sağlıklı ömürler 😘💜

    Beğen

    1. Her yaş kuşağında sorumluluk sahibi olanlar ve olmayanlar görülmektedir. Bugünkü ortamda yaşlılık olayı 80 ler itibariyle gerçekleştiği tıbbi bilgiler ile tesbit edilmiştir. 65 yaşını geçmiş olup halen hayata katlısı olan birçok kişi var olup, sorumluluk sahibi olmayan birçok genç kuşak kişilerden daha verimli hayat sürmekte ve çevresine yarar sağlamaktadır.

      Beğen

    2. Elif seni seviyorum çok güzel yazmışsın yazdığının virgülüne kadar katılıyorum.insanların en verimli çağı birikimleri, deneyimleri yaşı ilerlemiş de olsa başarmanın keyfi farklı. Bu enerji hayata bağlıyor ve benim için de bu yazı çok büyük Umut oldu 55 yaşındayım ehliyet alacağım araba kullanmayı öğreneceğim yazılarımı hayata yayına geçireceğim.Ama şu anda sadece İnternet ortamında ve paylaşıyorum Çünkü kitaplarim da basılacaktı Kültür bakanlığı tarafından ona eş engeline takıldı. Artık başka aldıracağım.

      Liked by 1 kişi

      1. Ben de iğne deliğiyle kuyu kazanlardanım. Beğenmenize mutlu oldum. Dilerim kitabınızı da okumak nasip olur. Kucak dolusu sevgiler💖☀️

        Beğen

  2. Elifcim kalemine emeğine sağlık yazın için. Yaşlılık veya yaş almanın insanı var eden temel şartı bence “ hala yaşıyorken asla vazgeçmemektir yılmadan yola devam etmektir. “

    İnsan ömrünü bir güne benzetirim güneşin doğumuyla aydınlanan hayat göz açıp kapayana akşamı eder ışıktan kaçmayanlar her daim ışıldar kalıcı olur . Tecrübelerimiz yaşımızla orantılıdır yaşlılığı ihmal edebiliriz ama tecrübelerimizi asla …

    Liked by 2 people

  3. Sevgili Elif Ata
    Yaşamda doğru gerçekleri verdiğiniz örneklerle pek güzel anlatmışsınız,teşekkür ve kutlarım.
    Ben Ahmet Altıok,yaşım 80 ve ;40yıllık otomotiv sanayide makine tasarım ve mühendislik hizmeti verdim.Ve 40yılın her pazarı en az 20km bisikletimle dağ bayır (Bursa ‘da) zevkle yol aldık.Şu anda Göztepede .Fenerbahçe- Kartal sahil boyunca her hafta 20/22 km bisiklet kullanmazsam huzurum kaçar. Haftada en az iki kerede 10km park koşu gezi yaparım.Her sabah mutlak 20dk yoga yaptığımda o gün yaşamımda çok mutlu enerjik olurum.
    Sizin toplumu uyaran yazınıza doğrulayan bir katkım olsun.
    Sevgiler .
    Ahmet ALTIOK 80

    Liked by 1 kişi

    1. Günaydın. Bu sabah erken kalktım ve ilk işim yazınızı okumak oldu. Yorumlarınıza sonuna kadar katılıyorum. 62 yaşındayım. Bana yasak yok ama eşim 65 yaş üstü sokağa çıkma yasağı var onun için. O yüzden ben de kısmen cezalı oluyorum. Birlikte yürüyüş yapamıyoruz , birlikte bir yere gidemiyoruz. Çevre ve arkadaşlarımızdan da kendimizi izole ettik. Tek başına hiç bir şeyin tadı yok… Bizler ; zamanında çalıştık, çocuklarımızı büyütüp onları yetiştirdik, tam rahat edip gezeceğimiz, kendimize zaman ayırıp yapamadığımız hobilerimize yeltenmemişken yasaklar çıktı başımıza ( korona belası yetmiyormuş gibi ) Teşekkürler. Tez zamanda yasakların kalkması dileğiyle. Tabii hastalığın da.

      Liked by 1 kişi

  4. Ah keşke bu günkü akıl tecrübelerim yirmi yaşımdayken olucak tı ki yaptıklarımın yuzde doksanbeşini yapmazdım.zamanı çok cimri vede çok ama çok dikkatli kullanırdım.Tam bir lider olarak kendimi hazırlardım.ülkemi vede çevremi ďünyada lider yapardım.bu günlerin çabucak geleceğini görerek yuce ATATÜRK’ün izinden giderek geleceğimizi kurardım.

    Liked by 1 kişi

  5. “Normalde 2-3 haftada bir mutlaka ziyaretimize gelen anne ve babam, Covid-19 başladığından beri olağanüstü durumlar hariç gelmemeye başladılar. Oysa 5 yaşındaki, 15 yaşındaki, 35 yaşındaki ne kadar riskli ise, 65 yaş da o kadar risklidir.”

    Bu dogru degil. Kucuk cocuklarin cok az hastalandiklari, oldukleri goruluyor COVID-19’dan. 65 yas uzeri ise cok daha buyuk oranda oluyorlar.

    Buradaki grafige bakin: https://tr.euronews.com/2020/03/04/koronavirus-covid-19-kimler-icin-daha-olumcul

    Esenlikler

    Liked by 1 kişi

    1. Merhabalar Ahmet Bey, umarım iyisinizdir. Görüşlerimi biraz açmak isterim: Şu an için bu hastalık hakkında ne söyleniyorsa herhangi bir kesinlik belirtmiyor. Ancak 3-4 sene Sonra ne olduğunu anlayabileceğiz. Çocukların yetişkinlere göre riskli olmaması doğru bir yaklaşım değil, bence çocuklara yeteri kadar test yapılmıyor. Hastalık başladığından beri bir yığın spekülasyon yapıldı. Sağlık konusunda dünyanın otoritesi olarak bilinen dünya sağlık örgütü bile 4-5 defa söylediklerinden 180 derece dönüş yaptı. Ben yazıda 15 yaşındaki de ne kadar riskli ise 65 de o kadar riskli derken, bu virüsü taşıma, virüsten zarar görme anlamında söyledim. 15 yaşında virüse yakalanan biri için “bir şey olmaz” diyebiliyor muyuz? Çoğu ülkede yüz yüze eğitim durdu. Demek ki risk herkeste var. Tabii ki belli bir yaştan Sonra organların yıpranması, bağışıklığın düşmesi olayları daha sıkıntılı yapıyor. Yazıdaki tepkim bu hastalıkla alakalı tüm vurguların 65 yaş üstüne olmasıydı. Neyse ki kısmen de olsa şimdilerde her yaştan insan için uyarıda bulunuyorlar. Sağlıkla, mutlulukla kalın, iyi günler dilerim🙋‍♀️

      Beğen

  6. Günaydın. Yukarıdaki yazınıza ben de babamı ve annemi örnek vermek istiyorum. Babam 85 , annem 80 yaşında ve hâlâ kendi kurdukları bahçe ile uğraşıyorlar. Evleri şehir merkezinde ,bahçeleri 13 km uzaklıkta bir köyde. Hergün sabah 06.00 da kalkıp yollar kalabalık olmadan arabalarıyla bahçeye gidiyor , gereğinde çapalama, makineyle sürme, sulama ,ekme ,biçme hepsini kendileri yapıyor. Visneden kiraza ,elmadan cevize kayısıdan ayva ,eriğe, dometesden bibere hatta kavun ve bal kabağına kadar aklınıza ne gelirse kendileri yetiştiriyor. Biz uzakta olan çocukları, yeğenleri akraba yada dostları bunlardan yararlaniyoruz.Biz gençlere taş çıkartıyorlar. ( Gerçi sayın buyuklerimizin gözünde bizler de yaşlı konumundayız ). Böyle çalışmayı ve üretmeyi kendilerine zevk edinmiş insanlara yaslisin deyip onları eve kapamak ,onları hayata küstürmek, bütün yaşam sevincini ( yaşam hakkını) elinden almış oluyor büyüklerimiz. Sağlıklı mutlu ve huzurlu günler dilerim.

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s