Cehennemi Görenler

“Yangın hala devam ediyor, biz su taşıyoruz, halimiz bu” 25 yaşındaydı Şahin Akdemir, bizim duyabildiğimiz son sözleri bunlar oldu.. Motorunla taşıdığın sular için, korkusuz yüreğin için minnettarız kahraman, huzurla uyuyasın..

Şahin Akdemir

Ahmet Arif’in dediği gibi, “El ayak buz kesmiş, yürek cehennem” Memlekette 100 tane yangın, kiralık uçaklarla gözyaşlarının söndürmesini bekliyoruz. Doğa ananın ve kucak açtığı tüm canlıların uğradığı tahribat o kadar büyük ki, her şeyin aynı hale gelmesi için onlarca sene geçmesi gerekecek. Tüm nüfusu İstanbul kadar olmayan Yunanistan kadar yangın söndürme uçağımız olsa durum farklı olurdu belli ki her sene ezberi bozamamışız. Alevlerin içinde zemheriyi bulmuşuz, adını lügattan acı yüklü sözcüklerle yüklenen binlerce dramı aynı anda yaşıyoruz. Yardımseverlik tabii ki göstereceğiz ancak devletimizin alması gereken tedbirleri bekliyor olmakta yurttaşlık hakkımız diye düşünüyorum.

Tsutomu Yamaguchi, 93 yaşında vefat eden Japon bir mühendis. Onun hem şans, hem de şanssızlığın kader örgüsünde düğümlendiği önemli bir özelliği var: İki atom bombasının etkilerini yaşamasına karşın, kurtulan tek kişi olarak resmi kayıtlara geçmesi… Japonya’da atom bombasından sağ kurtulan kişilere ‘Hibakuşa’ deniyor.

Yamaguchi ise Japon hükümetinin ilan ettiği ‘Nijyuu hibakuşa’ yani iki kez bombalanan ve kurtulan tek kişi . Hiroşima’ya 6 Ağustos 1945’te düşen bombanın sıfır noktasına 3 km’den yakında yakalanmıştı. Kulak zarı yırtıldı ve yüzü tanınmaz haldeydi, ağır derece yanıklarla yaralı olarak kurtulmuştu. Radyasyonun etkilerini bilfiil yaşadı. Sonrasında Nagasaki’ye gitti. Fiziksel ve zihinsel bir çöküş içerisinde olmasına karşın, çalıştığı Mitsubishi’nin bürosunda toplantıya katıldı. Hiroşima gökyüzüne baktığında gördüğü mantar bulutunun onu takip ettiğini sandı. Kaderin bir cilvesi, ikinci bombayla orada karşılaştı. Radyasyonun etkileri derinleşti. Yamaguchi’nin saçları dökülmeye başladı, kollarındaki yaralar kangrene dönüştü ve sürekli kustu, su bile içerken zorlandı. İyileşmesi mucize gibiydi ve o bu mucizeyi ölümü beklerken yaşadı. Hayatını nükleer silahsızlandırma mücadelesine adadı, kitaplar yazdı. Ölmeden kısa bir süre önce atom bombası hakkında bir film çekmeyi planlayan James Cameron tarafından ziyaret edildi ve kendisine “görevim hemen hemen bitti. Geri kalanları size emanet ediyorum.” dedi.

Gökyüzünde buluttan bir mantar

Dünya’da cehennemi görmek ilhamın ta kendisidir.

Ateşin, közlerle yanan topraktan sağ çıkıp gelen bu oğlak ‘hibakuşa’ gibi umut ve yaşam doludur. İnsanoğlu öleceğini bilip, yaşarken unutan tek canlı olma lanetini taşırken, sonsuz bir kötülük ve cehaletle yaşadığı yuvayı tahrip etmeye devam ediyor, yarınların gözleri cehennem gibi bakmaya başladı, nefes alamıyoruz. Cehennemi görenler bizleriz, yastığı altında kanser tedavisi için sakladığı parası yanan teyze, evinden olup gözyaşlarıyla çöken amca, yangının yaralarıyla kurtulanlar ve yüzlerce kilometre öteden izleyip içleri yanan binlerce duyarlı insan…

Söz Japonya’ya ulaşmışken, Tokya 2020(1) olimpiyatları hakkında birkaç kelam etmek istiyorum. Bizim milletçe spor kültürümüz çok zayıf, belli fiziksel özelliklerimiz var, sıcakkanlı bir milletiz. Her spor dalında iyi olacağız diye bir kaide tabii ki yok ancak kaliteli sporcu yetiştirememizin önemli bir nedeni sporu yan dal görmemizdir. Çocuklarımızın bir spor dalıyla uğraşmasını isteriz ancak bunu işsizliğin enflasyonu geçtiği ülkemizde ‘altın bileziği’ koluna taktıktan sonra olmasını tercih ederiz. Üniversite giriş sınavında spor akademileri taban sınırlarında yer alır. Oysa spor, tıp gibi hayatın koşulsuz adandığı, tam konsantrasyon isteyen bir alandır. Tıpkı Mete Gazoz’un final atışında okunu 10’a isabet ettiren inanmış konsantrasyonu ve hırsı gibi. Olimpiyat başarısı, kati ve çok yönlü bir disiplinin sürdürebilir halde, sporcunun elverişli koşullar sağlandığı takdirde gelecektir. Şortu, etek boyunu konuşmayı fazilet sayabilen karanlık zihniyetlerden hiç söz etmiyorum bile.

Okçulukta ilk olimpiyat altını getiren Mete Gazoz, omuz gelişimi için 8 yaşına kadar yüzme kursuna giden, koordinasyon katkısı için basketbol oynayan, görme ve dikkat yeteneğini geliştirmek için 1 sene resim kursuna giden, göz ve el koordinasyonu için 2 yıl piyano eğitimi alan bir sporcudur. Mete ile birlikte ailesini takdir etmek gerek. Onun altın madalyası, tekvandoda kazandığımız iki bronz madalya ile otuz sıra yükselmemizi sağladı. Bir altın madalya kazanmak güzel ancak bu bakış açısıyla bu ilaç değil ancak yara bandıdır. An itibariyle olimpiyat karnemiz bu:

Tr saati: 01.08.21/8:06 sabah

Sırıkla atlama, atıcılık ve yelkenlerde ‘ilk’i yaşatan sporcularımıza ve takım oyunlarında ilk kez tur atlama başarısını gösteren ‘Filenin Sultanları’na başarılarının devamını diliyorum.

Sevgilerle 💖

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s