Hepimizin bildiği, Peygambere atfedilen çok meşhur bir söz var: “Temizlik imandandır”. Böyle bir söz söylememiş olsa bile temizliğe dair örnek gösterilen pek çok davranışı vardır ama ben bu sözden yola çıkarak temizlik konusuna değineceğim. Öncelikle bana göre temizliğin imanla hiçbir alakası yok. Çünkü hiçbir inanç ve ahlaki sistem pis olmayı özendirip emretmez. Yani temizlik sadece “iman”ın bir gereği değildir. Bu düşünceme şöyle bir itiraz gelebilir: “Müslüman birisi dinin gereği olarak günde beş vakit namaz kılacağı ve bunun için de abdest alacağı için mecburen temiz olmak zorunda”. Oysa durum hiç de böyle değil. Temizlik sadece elini, kolunu, ayaklarını yıkamaktan ibaret bir şey değil ki. Kendinle beraber evini, sokağını, mahalleni, semtini, şehrini, ülkeni, ayağının değdiği her yeri steril tutmaktır. Üstüne vazife olmayan, en ufak bilgilerinin olmadığı konularda bile vaazlar veren, yorumlar yapan diyanet işlerinin, din adamlarının mesela Marmara’daki müsilaj için tek kelime açıklama yaptığını, kaygılandığını gördünüz mü? Ama lafa gelince “temizlik imandandır”, “batılılar temizliği bizden öğrendi”… Geniş anlamda temiz olmak ancak iyi insan olmakla, çok küçük yaştan başlayarak doğru bir eğitim alarak böyle bir alışkanlığa hatta kültüre sahip olmakla mümkündür. “İman” sadece içinde bulunan güzel ahlakı, “iyi”yi destekleyebilir.
Bazı olumsuz tarafları olsa da ahlaki değer anlamında çoğu konuda en önde gelen toplum Japonlardır. İşte o Japonya’nın sokaklarında çöp tenekesi yok ama sokaklar tertemiz. Sadece kendi ülkelerinde de değil, ne zaman Dünya Şampiyonası olsa ve Japonya o turnuvaya katılsa hep aynı haber gündeme gelir: “Japon taraftarlar stadı temizledi”. Hatırlarsınız, Türkiye’ye gelen Japon turistlerin İzmir Konak Meydanı’nda, Kapadokya’da çöpleri toplamaları nasıl da sansasyonel bir haber olmuştu.




Nasıl olmuş da bu kadar temizliğe önem verir hale gelmişler? Din ile mi? Japonlar çoğunlukla Budist olarak bilinse de, kendisini ateist olarak tanımlayan insan sayısı da çok fazla. Onlar bu durumu ilkokuldan başlayarak temizlik eğitimi vererek çözmüşler. Japonya’nın hiçbir okulunda temizlik görevlisi, hademe gibi çalışanlar yok. Sınıfın, okulun temizliğini direkt öğrenciler yapıyor.





Japon öğrencilerin yaptığı detaylı temizlik gibi olmasa da ilkokul 3. sınıf öğrencisi oğlumdan bildiğim kadarıyla temizlik kolları var; ilk ve orta öğretim okullarında sınıflarını en temiz tutan şube ödüllendiriliyor. Oğlumun yoldaki çöpleri toplamak istemesi beni mutlu ediyor ancak o çöp orada olmasa daha çok mutlu olurdum. Başka okullarda var mıydı bilmiyorum ama geçmişte ilkokullarda güzel uygulamalar vardı. Mesela öğretmen masasının örtüsünü, sınıfın perdesini sıra ile öğrenciler eve götürüp yıkatırdı. “Temizlik kolu” diye bir grup vardı ve sınıfın temizliğinden sorumluydu. Sınıftaki sıralarda kurşun kalemlerimizi kalemtıraş ile açmamız yasaktı, mutlaka çöp tenekesinin önünde açmalıydık. Çoğu apartmanın önünde ayaklardaki çamurları silmek için bir demir ve hemen onun önünde de paspas bulunurdu. Geçmişe dair enfes bir detaydır bu.
Nostaljiyi bir tarafa bırakıp Japonlardaki Osouji ritüelinden bahsetmek isterim. Osouji, “büyük temizlik” anlamına gelen bir kavram. Bir anlamda bizdeki “bahar temizliği” gibi. Tabii onlar bu temizliği “yeni yıl” ile özdeşleştirip daha felsefi anlam yüklemişler. Genellikle Aralık ayının son haftasında yani yeni yıla girmeden önce bütün pisliklerden, eksiklerden, dağınıklıklardan arınmak amacıyla ruhsal ve bedensel temizlik yapıyorlar. Mesela kimisi sigarayı bırakıyor, kimisi uyuşturucuyu, kimisi bazı kıyafetlerini atıyor, kimisi elektronik eşyalarını değiştiyor, kimisi evini badana yapıyor… Ama bu ritüeli uygulayan herkes mutlaka evini dip bucak temizliyor. Böylece evlerde birikmiş kötü enerjinin yok olup yeni yıla daha temiz, pozitif enerji yüklü bir şekilde girmesi amaçlanıyor.
Umarım yeni yıl, ruhumuzun ve ülkemizin her türlü kötülükten arındığı, tertemiz günler göreceğimiz umuduyla yaşayacağımız bir zaman dilimi olur.
Yılın son haftası iyi ve verimli geçsin!