DOKTOR YOK MU DOKTORRRR!

Ne kadar çarpıcı, ne kadar muhteşem bir söz değil mi? Kitabımdaki kimi tarihi, mitolojik anlatımlara dair özellikle genç arkadaşlardan bazı eleştiriler alıyorum: “Geçmişte yaşanmış bitmiş olaylara çok değer vermişsin. Bugünün gerçekleri çok farklı” şeklinde. Hepsine aynı cevabı veriyorum: evet ihtiyaçlar, beklentiler çok farklılaştı ama bazı durumlar zamanların ötesinde bir yere sahiptir. Mesela Allah uzun ömür versin Haziran ayında 108. yaşını deviren ünlü Sümerologumuz Muazzez İlmiye Çığ, Sümer tabletlerinde “yeni nesilde saygı yok” gibi bir ifadenin yazdığını söylemişti. Aynı sözleri Sümerlerden binlerce yıl sonra yaşamış Socrates de söylemiş, Socrates’ten yaklaşık 2500 sene sonra yaşamış Tekirdağ’ın Banarlı köyündeki Hakkı Amca da. Demek ki yaşı ilerleyen insanların gençler beğenmemesi, onlarda kusur bulması hem evrensel hem de çağlar-üstü bir olay. İşte görselini eklediğim, yaşadığımız dönemden 1000 sene önce yaşamış İbn-i Sina’nın harikulade sözü. Hani bazı mekânların üzerine yapışmış sözler vardır. Mesela her mahkeme salonunda “Adalet mülkün temelidir” yazar. Aynı şekilde kabristanlarda insanı ürküten, hayatın en önemli gerçeğini hatırlatan “Her nefis ölümü tadacaktır” sözü v.s. İbn-i Sina’nın bu sözünü de alıp Meclis’in duvarlarına koyacaksın. Bütün siyasiler, bilim (insanları) ile sanat(çılar) ile rekabete girmenin, zıtlaşmanın, onları engellemenin saçmalık olduğunu, bilâkis bir ülkenin ilerlemesi için bu iki damara muhtaç olduğunu idrak edebilsin. Araştırmalarına destek olman, onlara sağlıklı ortam sunman gerekirken bir yığın engel çıkarırsan, biraz hakkını arayana kapıyı gösterirsen, sanatçılarını vatandaşlıktan çıkarırsan, sınırdışı edersen, hapislerde yatırırsan hiçbir zaman aklı başında, huzurlu insanların yaşadığı bir ülke yaratamazsın.

Geçtiğimiz hafta Afyonkarahisar’da şehrin tek yetişkin Hematologu olduğu söylenilen bir doktor görevinden istifa etti. Üniversite hastanesinin rektörlüğünden yapılan açıklamaya göre bir vatandaş, Hematologu CİMER’e şikayet etmiş. Kullandığı dilde şiddet unsurları olduğu için doktorumuz “öldürülme endişesi taşıyorum” diyerek görevinden istifa etmiş. Artık Afyonkarahisar halkı gönül rahatlığıyla üfürükçülerden, “aynısı kaynımda da vardı bir hocaya gittik, okudu geçti” diyen güruhtan medet umabilir! Bu ve benzeri hadiseler bugün Afyonkarahisar, yarın Kütahya diğer gün İstanbul’da yaşanacak ve böyle böyle her iki anlamda da “sağlıksız” kalacağız. Bakın burada çok önemli başka bir konu var: mesela bu olay özelinde ismi geçen hematoloji bir yan dal ve bildiğim kadarıyla doktorlar bu alanları çok da tercih etmiyor. Hani gerek bizzat hastanelerde tanık olduğumuz gerekse filmlerde gördüğümüz sahneyi hatırlayalım: hastane kapısından içeri telaşlı bir hasta yakını girer ve acil durumdaki hastası için ortalığı inleten o cümleyi söyler: “doktor yok mu doktorrrr” Yani bazı yan dallarda gerçekten doktor yok. Ne acı, koskoca bir şehirde artık bir hastalığın uzmanı bulunmuyor.

Dönem dönem bu platformda sağlık çalışanlarının sorunlarıyla alakalı paylaşımlar yapıyorum. Çünkü kendimin, eşimin, çocuklarımın, sevdiklerimin gelecek zamanlarda yaşayabileceği sağlık sorunlarının çözümü konusunda endişe duyduğum için yazma ihtiyacı hissediyorum. Çünkü tıbbın yerine koyabileceğimiz başka bir bilim, öğreti yok. İnsanlardaki bu kayıtsızlık halini de anlamıyorum. Herkes mi “kendi kendinin doktoru” ya da “bana bir şey olmaz” mı diyor veya “parası neyse verir, özelde tedavi oluruz’ diyor? E ülkenin en zengin ailesinin başındaki kişi (Mustafa Koç) kalp krizi geçirdi ve en yakın hastane Beykoz Devlet Hastanesi’ydi ve oraya kaldırıldı. Bir süre müdahale edildi ama artık ekipman mı yetersiz kaldı, uzman doktor mu yoktu bilmiyorum, Amerikan Hastanesi’ne götürüldü ve çok geçmeden vefat etti. Tıbbın bir başka özelliği de bu işte, herkesi eşitliyor. Tedavi yöntemi aynı. Zenginsin, fakirsin, amirsin, memursun diye farklı tedavi yöntemleri söylenmiyor. Sadece durumu iyi olanlar daha geniş imkânların olduğu sağlık merkezlerinde çare arıyor. Ama dünyanın en iyi hastanesi bazen derdine deva olmaz da, basit gibi görünen bir kalp masajı sonunda hayata dönersin ve gözünü açtığın yer bir kırsaldaki sağlık ocağıdır. Yani sadece temel bilgilere sahip olarak bir insana “hayat” veren başka bir disiplin var mı?

İki gün önce bir Pediatrist’in yankı bulan twitine denk geldim. Malpraktis yani hatalı tedavi nedeniyle hakkında tazminat davası açılmış. 4.5 milyon tutarında bir ceza. Ödenmediği için de evine haciz gelmiş. Anladığım kadarıyla kısaca anlatayım: prematüre bir bebek dünyaya gelmiş ve son derece sıkıntılı bir süreç yaşanmış. Bebek günlerce küvezde kalmış. Yalnız prematüre bebeklerde görülen bir göz hastalığı için muayene edilmesi gerekiyormuş ama o hastanede bu muayene yapılamıyor, sanırım uzman da yok, ekipman da. Her neyse doktor inisiyatif kullanıp bebeğin başka hastaneye gitmesine engel oluyor çünkü hayati riski varmış. Sonuçta doktor, bebeğin hayatını kurtarıyor ama bebek hayatına kör olarak devam ediyor

Aile de doktor hakkında tazminat davası açıyor. Tabii bilmediğim ayrıntılar vardır. Bu davalarda bilirkişi rapor hazırlıyor ve bilirkişiler doktorlardan oluşuyor. Doktorun ihmali, hatası var mıdır bilemem, varsa da elbette cezasını çeksin. Ama 10-15 bin lira maaş verdiğin birine de milyonluk tazminat davası açtıramazsın. Türkiye’de sebepsiz zenginleşme yok deniyor da, ülkedeki adalet sistemine çok da güvenemiyorum. Ayrıca pediatri de tıpkı hematoloji gibi çok fazla tercih edilen bir dal değil.. Malpraktisin suistimal edilebileceği alanların başında geliyor. Bu tip örnekler varken doktorların bu yan dallarda uzmanlaşmasını, hizmet vermesini bekleyemezsin. Şu hadisede eğer bebeğin başka bir hastaneye götürülüp göz muayenesi yapılmasına izin verilseydi ve bebek yolda ölseydi gene doktora dava açılacaktı.

Evham mı yapıyorum; annemin, kardeşimin, sevdiğim bazı insanların doktor olmasından dolayı taraflı mı yaklaşıyorum, özellikle sosyal medyada hemen her gün bir doktor grubunun yurdu terk ettiği haberleri asılsız mı, “biz bize yeteriz” mi, “giderlerse gitsinler” mi, “bana bir şey olmaz’ mı. “Aman canım bu doktorlar da pek havalı ve ukala ” mı… Bilmiyorum ama bir gün “doktor yok mu doktorrrr” diye bağırmaktan ve “alamayacağım” cevaptan çok korkuyorum.

İyi Pazarlar..

1 Comment

  1. Sevgili Elif, Yine çok önemli bir konu, yine ülkenin kanayan yarası, sağlık hizmetleri. Amerikan halkı arasında çok tuttuğum bir söz vardır;” kendi ayağına sıktı” diye. Bir ülkenin insanları nasıl böyle kolay kandırılıyor ve kendi çıkarlarına hayati hizmet veren doktora acımasızca boylesine kötülük yapabilir, anlamıyorum. Cehalet başa bela… Kal sağlıcakla, Aydın Ertürk

    Sent from my T-Mobile 5G Device Get Outlook for Androidhttps://aka.ms/AAb9ysg ________________________________

    Liked by 1 kişi

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s